Kadınların eğitimlerini daha ileri aşamalara kadar götürmeleri ve iş yaşamında erkeklerle aynı alanlarda çalışmaları, etkin doğum kontrol yöntemlerinin geliştirilmesi, yasal tahliyenin serbest bırakılması ve infertilite (kısırlık) tedavi yöntemlerinin ilerlemiş olması bu duruma önemli katkılarda bulunmaktadır.
Elbette yukarıdaki olgu oldukça ender rastlanan bir durumdur. 5 yaşında bir gebelik oluşabilmesi için bu kızın ergenlik çağına oldukça erken bir yaşta girmiş olması gerekir. Prekoks puberte ("çok erken yaşta oluşan ergenlik") adı verilen bu durum çok ender görülmese de tarihte buna benzer bir olgu bir daha bildirilmemiştir.
Tüp bebek teknolojisinin ilerlemesi ve donör oositi (yumurta bağışı) ile oluşan hamileliklerin sayısında artış ileri anne yaşının daha farklı bir perspektif kazanmasına yol açmıştır. Yumurta bağışı hamileliklerinde anneyle ilgili oluşması muhtemel riskler bebeği taşıyan kadının yaşıyla ilgiliyken doğacak bebekle ilgili kromozom kusuru oluşma riski donör (yumurtayı veren) kişinin yaşıyla ilgilidir.
Amerika'dan alınan bir istatistik bilgisine göre 1982'de tüm doğumlar arasında 35 yaş üzerinde doğum oranı %5 iken, 2001 yılında bu oranın %9 olacağı öngörülmektedir. Aynı bilgilerde 1970 yılında 35 yaşında kadınların %9'unun çocuğu yokken, 1989da bu oran %20 bulunmuştur.
İlk gebelik yaşını geciktiren kadınların çoğu ileri eğitimliler arasında yeralan ve kariyerlerini devam ettiren, eşiyle birlikte ailenin geçimine katkıda bulunan kadınlardır.
Bu haliyle önceleri "tuhaf" kabul edilen bu durum artık çağımızın bir gerçeği haline gelmiştir.
Tıbbi açıdan ileri anne yaşı:
Tıpta "İleri Anne Yaşı" terimi, 35 yaş ve sonrasında gebelik yaşayan anne adaylarını tarif etmek için kullanılmaktadır. Anne adayının ilk ya da sonraki gebelikleri olup olmadığı tanım içinde yer almaz.
Yaş sınırı olarak özellikle 35 yaşın seçilmesi tıbben herhangi bir sınır temsil ettiği için değildir. Yaklaşık 30 yıl önce FIGO adı verilen uluslararası kadın hastalıkları ve doğum uzmanları birliğinin "keyfi" sayılabilecek bir şekilde verdiği bir karardır. Ancak tıp uygulamalarının standardize edilmesi ve tedavi protokolleri oluşturulabilmesi açısından bir yaş sınırı oluşturulması bir gerekliliktir ve seçilen sınır konunun uzmanı çoğu doktor tarafından benimsenmiş durumdadır.
Hatırda tutulması gereken nokta, 35 yaş sınırını geçtikten sonra anne adayı ve bebek açısından istenmeyen durumların artışında aniden keskin bir yükselme olmadığıdır. Aksine anne yaşı ilerledikçe genellikle lineer (doğrusal) bir risk artışı söz konusudur.
İleri Anne Yaşı'nın beraberinde getirdikleri:
Anne adayını ilgilendiren durumlar:
Yaş ilerledikçe insanlarda diabet ya da hipertansiyon gibi hastalıkların ortaya çıkma olasılığının arttığı bilinen bir tıbbi gerçektir.
Anne adayının ileri yaşlarda bir gebelik yaşaması durumunda kendisiyle ilgili risk artışı yaşın sayısal özelliğiyle değil, gebeliğe başladığı anda kendisinde kronik hastalıkların varlığı ya da yokluğu ile çok daha yakın ilişkidedir. Bebekte kromozomal anomali (Down sendromu gibi) ortaya çıkma olasılığı ise yaşla direkt ilişki göstermektedir.
Bu yüzden anne adayını ileri yaşlarda daha büyük tehlikelerin beklediğini söylemek genel anlamda mümkün olup, her birey için aynı risk artışının söz konusu olduğunu söylemek mümkün değildir.
Kronik hastalığın vücuda verdiği zarar, hastalığın vücutta varolduğu süreyle direkt olarak ilişkilidir. Bu yüzden kronik hastalığı olan kişinin gebe kalma yaşı geciktikçe gebelik esnasında istenmeyen durumların ortaya çıkma olasılığı da artar. Bu duruma en güzel örnek Tip II diabettir. Özellikle 40 yaşından sonra daha sık ortaya çıkan bu hastalıkta hastalık süresi uzadıkça kontrolsüz şeker yükselmesinin damarlara verdiği hasar da artmaktadır.
İleri anne yaşı olanlarda sıklıkla görülen hastalıklar:
Hipertansiyon:
35 yaşın üzerinde gebeliklerde kronik hipertansiyon erken yaştaki gebeliklere göre 2-4 kat daha sık gözlenir ve yaklaşık görülme oranı %10'dur.
Gebeliğin son dönemlerinde ileri yaş gebelerde gözlenen gestasyonel (gebeliğe bağlı) hipertansiyon genellikle kronik hipertansiyon bulgusu olarak değerlendirilir. Preeklampsi gelişmediği sürece gebeliğin sonlarındaki bu tansiyon yüksekliğinin anne adayı ve bebek için çok büyük bir risk oluşturması beklenmez. Ancak gebeliğin bitiminde tansiyon yüksekliğinin kaybolup kaybolmadığı mutlaka tetkik edilmelidir.
Özellikle uzun süreden beri varolan ve damarsal hasara yolaçmış kronik hipertansiyon hem anne adayı hem de bebek için tehlike oluşturabilir. Esas tehlike kronik hipertansiyonlu anne adaylarında ortaya çıkması muhtemel süperempoze (kronik hipertansiyon zemininde gelişmiş) preeklampsidir.
İleri yaşlarda gebe kalan anne adaylarında kronik hipertansiyon yoksa, preeklampsi gelişme olasılığı daha erken yaşta gebe kalanlarla aynıdır. Yani hipertansiyonu olmayan bir anne adayında yaş, gebeliğin kendisine bağlı preeklampsi riskini artırmaz.
Diabet (şeker hastalığı):
Yaşla beraber Tip II diabet sıklığı artar. Buna bağlı olarak ileri yaşlardaki gebeliklerde Tip II diabet ve hastalığa bağlı istenmeyen durumların görülme sıklığında genç yaş gebelere göre 2-3 kat artış gözlenir.
Gestasyonel diabet de (gebelik esnasında ortaya çıkan diabet) ileri yaşlardaki gebeliklerde yaşla doğru orantılı olarak artan sıklıkta gözlenir.
Uzun süreden beri varolan ve kontrolsüz seyreden diabet anne adayı ve özellikle de bebek için tehlike oluşturabilir.
Diğer hastalıklar:
Yaşla beraber kalp-damar hastalıkları, nörolojik hastalıklar, böbrek, karaciğer, akciğer ve bağdokusu hastalıkları ve kanserlerin sıklığında artış gözlenir. İleri yaşlardaki gebeliklerde bu hastalıkların varlığı gebeliğin seyrini olumsuz yönde etkileyebilir.
Derin ven trombozu, akciğer ödemi gibi anne hayatını tehdit eden durumlar özellikle kronik hastalığı bulunan ileri yaştaki anne adaylarında daha sık gözlenir.
İleri yaşlardaki anne adaylarında gebelik ve doğumla ilgili istenmeyen durumlar:
Düşük>>
Oluşan gebeliğin düşükle sonuçlanma riski yaşla birlikte doğrusal bir artış gösterir. 35 yaş üstü gebelerde daha genç olanlara göre yaklaşık 4 kat artmış bir düşük riski söz konusudur. Bunun en önemli nedeni gebelik ürününde kromozomal anomali olma olasılığının yaşla birlikte artmasıdır. Kromozomal anomaliler ise düşüklerin en önemli nedenleri arasında yer almaktadır.
Dış gebelik>>
İleri yaşlarda dış gebelik ortaya çıkma riski daha erken yaştaki gebeliklere göre 2-3 kat daha yüksektir. Bu durum yaşın kendisine bağlı olarak tüp hareketliliğindeki bir yavaşlamadan kaynaklanabilir. Önceden geçirilmiş çok sayıda pelvik enfeksiyonun tüplerde bıraktığı hasar da önemli bir etken olabilir.
Bebekte anomali ortaya çıkması:
İleri anne yaşı bebekte kromozomal anomali ortaya çıkma riskini artırır. Down sendromu gibi yaşla direkt ilişkili olan anomaliler özellikle 30 yaşından sonra doğrusal değil eksponansiyel (yani yaş artışından daha çok artış gösteren) artış gösterirler. Yapısal anomalilerin (bebeğin vücut şeklini ya da organlarını ilgilendiren anomaliler) ortaya çıkma riski ise tüm yaş gruplarında muhtemelen aynıdır.
Erken doğum>>
İleri yaşlardaki gebeliklerde erken doğum daha sık gözlenmektedir. Yaş hem kendiliğinden ortaya çıkan erken doğum eylemi ve erken doğum için bir risk faktörü, hem de anne hayatını tehdit eden durumların varlığı nedeniyle yapılan indüksiyon (doğum eyleminin doktor tarafından başlatılması) için önemli bir risk faktörüdür. Bu yüzden erken doğum ileri yaşlardaki gebeliklerde 4 kat daha sık gözlenir.
İntrauterin Gelişme Geriliği (İUGG)>>
İleri yaşlardaki gebeliklerde intrauterin gelişme geriliği (İUGG) ortaya çıkma riski 2-3 kat daha yüksektir. Özellikle hipertansiyon ve/ veya diabeti olan anne adaylarında İUGG gelişme riski yükselir.
Gebelikte kanama>>
İleri yaştaki gebeliklerde placenta previa ve ablatio placenta'ya bağlı özelllikle gebeliğin geç dönemlerinde kanama ortaya çıkma riski artmıştır.
Bu iki durumun da yanlızca yaş faktörü ile ilgili olarak artmadığı düşünülmektedir. Zira ablatio placenta genellikle hipertansiyonu olan gebelerde gözlenen bir durumdur ve kronik hipertansiyon sıklığı ileri yaş gebeliklerde daha yüksektir. Bu nedenle gebelikte 200'de bir sıklıkla gözlenen ablatio özellikle 40 yaş üstü gebelerde %3 oranında gözlenmektedir.
Placenta previa da gebelik ve doğum sayısı ile direkt ilişkili bir durum olduğundan muhtemelen yaş faktöründen bağımsız olarak özellikle çok sayıda gebelik yaşamış ileri yaş anne adaylarında daha sık gözlenmektedir.
Fetus ve yenidoğanla ilgili problemler:
İUGG, preeklampsi ve anne adayında diabet gibi durumlar uteroplasental yetmezlik ve buna bağlı olarak fetal distresten fetal ve yenidoğan asfiksisine kadar uzanan bir spektrumda nörolojik sekellerden bebeğin ölümüne kadar gidebilen durumların oluşmasına neden olabilir.
Erken doğum ve İUGG yenidoğan döneminde bebeğe yoğun bakım tedavisi gerektiren ve ağır durumlarda bebeğin ölmesiyle sonuçlanan en önemli iki durumdur.
Doğumla ilgili problemler:
Özellikle ilk gebeliğini yaşayan ileri yaşlı anne adaylarında doğum eyleminin tüm evreleri daha uzun sürer. İri bebek taşıyan bir anne adayının bebeğinde doğum esnasında omuz takılması ortaya çıkabilir.
Yukarıda sayılan tüm nedenler anne hayatı ya da bebek hayatının tehlikede olması nedeniyle ileri yaşlardaki gebeliklerde sezaryan ile doğum oranının yaklaşık iki kat artmasına neden olurlar.
Gebelik esnasında hastanede yatma gerekliliği:
İleri yaşlardaki gebeliklerde hem hipertansiyon ya da diabet gibi önceden varolan hastalıkların tetkik ve tedavisi için, hem de gebelikte istenmeyen durumların ortaya çıkma olasılığı (kanama ya da erken doğum tehdidi gibi) artmış olduğu için diğer gebeliklere göre antenatal dönemde (doğumdan önce) hastaneye yatırılma gerekliliği 2-3 kat daha yüksektir.
Anne ve bebek ölümleri:
Gebelik, doğum ya da lohusalıkta anne ölümü günümüzde giderek azalmaktadır. Önceleri "kara talih" olarak değerlendirilen ölüm olguları tıp bilimi ve tıp teknolojisinin gelişmesiyle her geçen gün azalmaktadır.
Gebeliğe bağlı ölüm olguları ne kadar azalsa ve sıfıra yaklaşsa da muhtemelen uygarlığın hiç bir aşamasında sıfır olmayacaktır. İleri yaşlardaki gebeliklerde gebeliğe bağlı ya da annenin gebeliğe taşıdığı hastalıkların kötü seyir göstermesi neticesinde anne adayının doğum eyleminde ya da lohusalıkta ölme olasılığı genç yaş gebeliklere göre dört kat yüksektir. Böylece ileri yaştaki 10.000 gebelikten altısında çeşitli nedenlere bağlı olarak ölümler meydana gelmektedir.
Bilim ve teknolojinin ilerlemesine bağlı olarak anne ölümlerinde ortaya çıkan azalma tüm gebelik yaşı gruplarına eşit olarak yansıdığından ileri yaş ile genç yaş anne ölümleri arasındaki dört katlık risk fazlalığı sabit seyretmektedir.
İleri yaş anne adaylarının bebeklerinin herhangi bir nedene bağlı olarak ölme riski ise genç anne adaylarından yanlızca 1.5 kat daha yüksektir. Aradaki farkın bu kadar az olmasının nedeni geçmiş yıllarda yenidoğan yoğunbakım ünitelerinin teknolojik ve bilimsel imkanlarının patlama yaparcasına gelişmiş olmasıdır.
Buna karşın 35 yaş üzeri annelerin bebeklerinin yenidoğan (doğumdan sonraki ilk 30 gün) ve sütçocukluğu (doğumdan sonraki ilk yıl) döneminde ölme riski bariz bir şekilde artar. Bu durumun sayısal oranı ve nedenleri tam olarak bilinmemektedir.
İleri anne yaşının ekonomik yönü:
İleri anne yaşı olan bir gebeye, gebeliğe taşıdığı hiçbir hastalığı olmasa bile genç yaş gebeliklere göre daha fazla sayıda antenatal kontrol muayenesi ve daha çok tetkik yapılır.
Gebeliğin seyri esnasında istenmeyen durumların oluşması, doğumun sezeryanla gerçekleşmesi ve daha da ileri durumlarda doğan bebeğe erken doğum ya da başka nedenlerle uzun süre yoğun bakım şartlarında bakım gerekmesi tetkik ve tedavi maliyetini belirgin bir şekilde artırır.
Özetle ileri yaşta gebeliğin maliyeti erken yaştaki gebeliğe göre daha yüksektir.
******************************* Bebek Bakımı - Bebek Beslenmesi - Bebek Sağlığı Hamilelik - Tüp Bebek - Doğum -- Çocuk Eğitimi çocuk gelisimi, Çocuk Psikolojisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
*********************
Bebek Bakımı - Bebek Beslenmesi - Bebek Sağlığı Hamilelik - Tüp Bebek - Doğum -- Çocuk Eğitimi çocuk gelisimi, Çocuk Psikolojisi