Sayfalar

27 Ekim 2011 Perşembe

Tüp bebek tedavisinde kanser tehlikesi

Tüp bebek tedavisinde kanser tehlikesi

Doğurganlık tedavisi gören kadınlarda yumurtalık tümörüne rastlanma oranının daha yüksek olduğunu saptandı.
Amsterdam'daki Hollanda Kanser Enstitüsü'nde 15 yıl süren bir araştırma, tüp bebek tedavisi gören kadınlarda yumurtalık tümörü riskinin doğurganlık tedavisi görmeyen kadınlara oranla neredeyse iki kat fazla olduğunu ortaya çıkardı.
"Human Reproduction" adlı dergide yayımlanan araştırmaya göre, tüp bebek tedavisi gören kadınlarda agresif yumurtalık kanseri tehlikesi de nispeten daha yüksek.
Doğurganlık tedavisi görmeyen kısır kadınlardan oluşan bir karşılaştırma grubunu da içeren araştırmaya 19 bini tüp bebek tedavisi görmüş 25 bin kadın katıldı. Tüp bebek tedavisi gören grup içinde 61 yumurtalık tümörü tespit edildi ve bunların yarısının agresif yumurtalık kanseri olduğu ortaya çıktı.
Hamilelik - Tüp Bebek - Doğum Hamilelik,Tüp Bebek,Doğum,Gebelik,Annelik

26 Ekim 2011 Çarşamba

Rahim (Dölyatağı) Nedir

Rahim (Dölyatağı) Nedir



Rahim (dölyatağı) nedir?
Dölyatağı veya rahim, pelvisin ortasında bulunan armut biçiminde adaleli bir organdır. Yaklaşık 7,5 santim uzunluğunda, 5 santim genişliğinde ve 2,5 santim kalınlığındadır. Dışında düz bir örtü ortasında kalın adale dokularından bir tabaka bulunmakta ve iç boşluğu endometrium hücreleriyle astarlanmıştır. Rahim boşluğu serviks aracılığı ile dölyoluyla temas halindedir. Karın boşluğu ile teması ise Fallop tüpleri ile temin edilmektedir. Fallop tüpleri, karın boşluğunda yumurtalıklara yakın bir yerde açılmaktadır. Rahim birçok bağla desteklenmekte ve bağlı olarak asılı durmaktadır.

Rahmin bulunduğu yer neresidir?
Kasın kemiklerinin hemen üstünde, mesanenin arkasında, rektumun önünde ve dölyolunun üstünde bulunmaktadır.

Rahmin görevleri nedir?
a. Döllenmiş bir yumurtayı almak için hazırlık yapmak.
b. Cenin gelişirken onu barındırmak ve beslemek.
c. Çocuk gelişip doğuma hazır olunca onu dışarı çıkarmak.

Rahmin gebeliğe hazırlanmasına ne yol açar?
Yumurtalıklardan ve başka içsalgı bezlerinden ifraz olan hormonlar. Eğer döllenmiş yumurta gelmezse adet görme hali meydana gelir ve rahim çeperi dağılır. Bir gudde hastalığı ve gebelik olmadığı taktirde, bu işlem erginlikten yaş dönümüne kadar her ay yenilenir.

Rahim çarpıklığının ne anlamı vardır?
Genellikle bu durumun hiçbir anlamı ve önemi yoktur.

Rahim çarpıklığı ne gibi belirtilere neden olur?
Genellikle hiçbir belirtiye neden olmaz. Bazı nadir hallerde eğer rahim geniş ölçüde arkaya doğru yatmışsa, bu durumda bazen sırt ağrıları ve rahimde çekilme gibi bir his meydana gelebilir.

Çarpık rahim nasıl tedavi olur?
Bu olayların büyük çoğunluğu hiçbir tedavi gerektirmemektedir. (Geçmiş yıllarda rahmi düzeltmek için yapılmakta olan çok sayıda ameliyat, günümüzde gereksiz işlem olarak görüldüğü için artık yapılmamaktadır.) Bazı çok nadir vakalarda rahim ağzına konan plastik bir halkayla rahmin öne doğru getirilmesi ve bu pozisyonda durması temin edilmektedir.

Rahim çarpıklığı gebeliğe engel olur mu?
Kesinlikle hayır.

Rahim çarpıklığı cinsel teması engeller mi?
Hayır.

Çocuksu rahim nedir?
Eskiden küçük kalan bir rahim böyle adlandırılırdı.

Çocuksu rahmin mahsuru var mıdır?
Eğer rahim normal çalışmaktaysa. Başka deyişle eğer adetler normal gelmekteyse ve kadın gebe kalabildiği takdirde çocuksu rahmin hiçbir mahsuru yoktur.

Çocuksu rahimleri olan kadınlar gebe kalmakta zorluk çekerler mi?
Adet fonksiyonları normalse hayır.

Kürtaj nedir?
Dölyolundan girilerek rahim boşluğunda yapılan bir ameliyattır. Bu ameliyatta rahmin astar dokuları kazınarak alınır. Serviksi genişletmek ve rahim boşluğunu kazıyarak temizlemek için özel aletler kullanılır.

Kürtaj ne gibi nedenlerden yapılır?

a. Teşhis için.
b. Tedavi için.
c. Kürtaj çok hallerde hem teşhis ve hem de tedaviye aynı zamanda yararlı olmaktadır. Örneğin endometrial hiperplazi veya rahim poliplerinde.

Teşhis maksadıyla kürtaj hangi hallerde yapılır?
a. Rahimde nedeni anlaşılmayan kanamalar olduğu zamanlar.
b. Rahim boşluğunda bir polip olduğu şüphesi uyandığı zamanlar
c. Rahim yapısında kanser şüphesi olduğu zamanlar.
d. Rahim içzarına verem bulaşmış olduğu şüphesi uyandığı zamanlar.

Tedavi maksadıyla kürtaj hangi hallerde yapılır?
a. Rahmin içzarına polip gibi bir hastalık bulunduğu teşhis edilmişse kürtajla bu hastalığın tedavi edilmesi gerçekleşebilir.
b. Rahim içzarında bir büyümüş teşekkül (endometrial hiperplazi) teşhis edilmişse, bu durum çok kez kürtajla tedavi edilebilinecektir.
c. Bir çocuk düşürüldükten sonra rahimde ceninden ve plasentadan parçalar kalmışsa. Bu gibi durumlarda kürtaj rahim boşluğunu temizleyecek ve kadının normal hale dönmesini temin edecektir.

Kürtaj sancılı bir ameliyat mıdır?

Hayır. Bu ameliyat genel anestezi altında hastanede yapılır.

Kürtaj ameliyatından sonra ne kadar süre hastanede kalınması gereklidir?
Genellikle birkaç saat, en çok bir gün.

Kürtajdan sonra yara izleri kalır mı?

Hayır. Ameliyat tamamen dölyolundan yapılmaktadır.

Kürtajdan ne kadar süre sonra yeniden çalışmaya başlanılabilinir?
Bir hafta içerisinde.

Kürtajdan sonra ne gibi hareketlerden kaçınılması gerekmektedir?
İki ile dört hafta arası lavaj ve cinsel temas yapılmamalıdır.

Kürtajdan sonra normal gebelik mümkün olmakta mıdır?
Evet. Yetenekli bir jinokoloğ tarafından hastanede yapılan bir kürtaj gebeliklere hiçbir şekilde engel olmayacaktır.

Endometrit nedir?
Rahim içzarında meydana gelen bir enfeksiyondur.

Endometrit hangi nedenlerden meydana gelir?
a. Gonore (belsoğukluğu.)
b. Çocuk düşürme veya çocuk aldırmadan sonra meydana gelebilir. Özellikle çocuk düşürmek için beceriksiz ve caniyane sayılabilecek teşebbüslere girişilmişse.
c. Normal doğumda rahimde kazara bir enfeksiyon gelişmişse.
d. Ciğerlerde veya böbreklerdeki verem rahme yayılmış ve burada tali bir enfeksiyona neden olmuşsa.

Endometritin belirtileri nelerdir?
Düzensiz kanamalar, dölyolu ifrazatı, alt karın bölgesinde rahatsızlık ve sancı, takatsizlik, nöbet, idrarda zorluk, vb.

Endometrit nasıl tedavi edilir?
İlk atılacak adım, asıl nedenini tespit etmektir. Eğer yetersiz bir çocuk düşürme hali olmuşsa o zaman rahim boşluğu bir kürtajla temizlenmelidir. Eğer endometrit bakteri enfeksiyonundan ileri gelmişse hastaya antibiyotik ilaçlar verilmelidir. Eğer enfeksiyon rahim içzarını aşmış ve rahim çeperine bulaşmışsa o zaman durumun tedavisi için rahmin cerrahi müdahale ile alınması gerekebilecektir.

Endometrit kendiliğinden iyileşebilir mi?

Bazı vakalarda evet ama genellikle enfeksiyon yayılacak ve rahim, Fallop tüpleri, yumurtalıklar ve hatta karın boşluğunun en derin katlarına kadar varacak ve bulaşacaktır.

Rahim polipleri nedir?
Rahim içzarından çıkan ve rahim boşluğuna uzanan arızi bir teşekküldür. Bu polipler çok kısımlı olmaktadırlar.

Rahim poliplerinin belirtileri nelerdir?
Adet halinde kramp benzeri sancı, adetler arası lekelemeler adetlerde aşırı kanama ve dölyolu ifrazatı.

Rahim polipleri nasıl teşhis edilir?

Teşhis için kürtaj veya bir "histerogram" yapmakla.

Histerogam nedir?
Rahim boşluluğunun X ışınları yoluyle yapılan incelenmesidir. Bu işlem serviksten rahim boşluğuna kesif (opaque) bir boyanın şırınga edilmesiyle yapılır. Filmler alındığı zaman bunlar boşluğun ana hatlarını gösterecektir.

Rahim polipleri habis olabilir mi?
Evet, bazen olurlar.

Rahim polipleri nasıl tedavi edilir?
Bunlar kürtaj yoluyla alınır. Serviksten dölyolu kanalına dışarı çıkıntı halinde fırlamış oldukları hallerde kıskaç yoluyla de alma-bilinir veya özel bir aletle dölyolu içerisinde ezile bilinir. Polip içinde habis bir durum görüldüğü hallerde ise bütün bir histerektomi (rahim ve serviksin tam olarak alınması) yapılması gerekli olacaktır.

Endometrial hiperplazi nedir?

Rahim içzarının fazla kalınlaşması halidir.

Endometrial hiperplazi neden meydana gelir?

Genellikle nedeni yumurtalıkların devamlı olarak ve normalin çok üstünde kadın seks hormonları (estrojen) üretmesinden meydana gelir. Çok kez, yumurtalıklarda bir kist veya tümör gelişmiştir ve bu fazla estrojen (kadın seks hormonu) üretilmesiyle ilişkilidir.

Endometrial hiperplazinin belirtileri nelerdir?
Düzensiz ve hiç beklenmeyen anlarda kanama meydana gelmesiyle karakterize olmaktadır. Bazı hallerde adet tamamen kesilmekte, bazen normalden fazla olmakta, bazı hallerde kan hafif lekelemekle kalmakta, bazen de akımı çok geniş ölçüde olmaktadır. Yine karakteristiklerinden bir de kanamalarda en ufak bir ağrının olmamasıdır.

Endometrial hiperplazinin kısırlığa (gebe kalınmamak) bir ilişkisi var mıdır?

Evet. Endometrial hiperplazileri olan kadınlar çok kez yumurta yapamadıklarından gebe kalamazlar.

Endometrial hiperplazi nasıl teşhis edilir?

Endometrial biyopsi yoluyla rahim içzarından alman bir parçanın mikroskobik muayenesi yapılmasıyla. Ayrıca kürtaj yoluyla alman dokunun incelenmesiyle de teşhis edilir.

Endometrial biyopsi nerede ve nasıl yapılır?

Özel bir aletin dölyolu ve serviksten rahim boşluğuna sokulması ile yapılan basit ve doktor muayenehanesinde yapılabilmen bir işlemdir. Bu aletle ufak bir doku parçası alınmakta ve bu parça mikroskopla incelenmektedir.

Endometrial biyopsi sancılı bir işlem midir?

Hayır. Doktor muayenehanesinde yapılabilen basit bir işlemdir ve asgari derecede rahatsızlığa neden olmaktadır.

Endometrial hiperplazi ile rahim kanseri arasında bir ilişki var mıdır?

Çocuk doğurma yaşını geçkin kadınlarda bazı tip endometrial hiperplazilerin rahim kanseri gelişmesiyle ilişkisi olabileceği zannedilmektedir. Bunun için endometrial hiperplazisi olan yaşları ilerlemiş kadınlarda daha şümullü tedavi metotları tavsiye edilmektedir.

Endometrial hiperplazi nasıl tedavi edilir?

Tedavi usulleri hastanın yaşına, mikroskobik incelemede tespit edilmiş olan hiperplazi tipine, yumurtalıklarda marazi teşekküllerin bulunup bulunmadığına bağlıdır. Genç kadınlarda basit hiperplazi kürtaj ve normal adetlere dönülmesini teşvik için nestrojen ve progesteron (yumurtalık hormonları) tedavisi yapılmaktadır. Buna, dönem (siklus) tedavisi denir.
Adet kesildikten sonra, hiperplazinin tipi gözönünde bulundurularak, tedavi, basit bir kürtaj ile histerektomi arasında değişebilir. Eğer hiperplazi tekerrür ederse veya bazı tip hücrelerde büyük çapta çoğalma görülmekteyse ve hasta çocuk doğurma yaşını geçmişse, histerektomi en iyi tedavi usulü olacaktır. Fazla büyümüş bir yumurtalık hali tespit edilmişse, histerektominin yumurtalıkta bulunan bir tümörle ilişkili olması kuşkusu uyanmalıdır. Bu gibi hallerde karın bölgesi ameliyatı yoluyla yumurtalıklar ve rahim alınmalıdır.

Endometrial hiperplazileri yapılan kadınlar sık sık doktor muayenesine başvurmalılar mı?

Evet. Eğer kadın çocuk doğuracak yaşta ise ve adet devirlerinde herhangi bir düzensizlik varsa bir jinekologa başvurması gereklidir.

Genç kadınlarda tekerrür eden hiperplazi için en iyi tedavi metotları hangileridir?

a. Tekrarlanacak kürtajlar veya uzun süreli devir hormon tedavisi.
b. Eğer hiperplazi kontrol altına alınmamaktaysa, o zaman histerektomiye başvurulması gerekebilecektir. Ama bu duruma çok nadir hallerde rastlanmaktadır.

Rahimde kanser belirmesinin oranı nedir?
Kadın üreme organlarında meydana gelen kanserler arasında rahim kanserleri ikinci sırayı almaktadır. Serviks kanseri, rahim kanserinden beş defa daha fazla olagelmektedir.

Rahim kanserine hangi yaştaki kadınların tutulması daha muhtemeldir?

Genellikle elli yaşını geçkin kadınların bu hastalığa tutulmaları ihtimali daha fazladır.

Rahim kanserinin irsi olma eğilimi var mıdır?

Hayır.

Rahim kanserinin belirtileri nelerdir?

a. Rahmin büyümesi.
b. Adetleri olan kadınlarda düzensiz dölyolu kanamaları.
c. Adetten sonra kanamanın devam etmesi.

Rahim kanseri nasıl teşhis edilir?
Teşhis için bir kürtajın yapılmasıyla. Adetten kesilmiş herhangi bir kadında görülen dölyolu kanamaları kuşku ile karşılanmalı ve kanser olup olmadığının tespiti için kürtaja başvurulmalıdır. Kanser (Papanikolau) smiri ve endometrial biyopsi de teşhiste yararlı ve yardımcı olur.

Rahim kanseri için hangi tedavi metotları tavsiye edilmektedir?
Radyum uygulanması ve dört ila altı hafta sonrası total bir histerektomi.

Bu tehlikeli bir işlem midir?

Evet ama, yaklaşık bütün vakalarda ameliyat sonrası iyileşme gerçekleşmektedir.

Rahim kanseri tedavisinin başarı oranı nedir?
Eğer kanser rahim dışına yayılmadan teşhis edilmişse, iyileşme oranı beşte dörttür. Kanser rahim dışına yayılmışsa, ameliyatla iyileşme oranı sekizde bire düşmektedir.

Rahim kanserini önleme çareleri var mıdır?
Önleme çareleri yoktur. Ancak, dölyolunda anormal kanamalar olur olmaz hemen doktora başvurulursa erkenden teşhis edilmesi mümkün olur. Ayrıca kanser smiri yaptırmak da bu konuda en erken devrede ipuçları verebilir.

Rahim fibroidleri (miyomaları) nedir?
Fibroidler (miyomalar), rahim kasları dokularında meydana gelen selim tümörlerdir. Bunlar genellikle yuvarlak biçimde ve sert olurlar.

Fibroidlerin oluşma oranları nedir?
Yaklaşık her yüz kadının yirmi beş inde rahim fibroidleri vardır. Bu teşekküllerin büyük çoğunluğu herhangi bir belirti göstermezler ve tedavi de gerektirmezler.

Fibroidler neden meydana gelir?
Tam nedeni bilinmemekteyse de, bazı yumurtalık hormonlarının bunların çabuk büyümesinde büyük rol oynadıkları tespit edilmiştir. Yaş dönümünden yani adetten kesildikten sonra yumurtalık hormonu ifrazatı büyük ölçüde azalınca, fibroidlerin büyümesi de durmakta ve hatta küçülmektedir.

Fibroidlerin gelişmesi genellikle hangi yaşlarda olmaktadır?
Çocuk doğurma çağlarının sonlarına doğru, yani kırk ile elli yaşları arasında. Fakat bunlara, genç kadınlarda ve adetten kesilmiş kadınlarda da rastlanmaktadır.

Rahim fibroidleri bir aile hastalığı olma eğiliminde midir?
Böyle bir eğilim yoksa da, her dört kadının birinde fibroid bulunduğu göz önüne alınırsa, bir ailede birden fazla kadında bu durumun olması normal karşılanmalıdır.

Fidroidlerin muhtelif tipleri hangileridir?
a. Karın içzarı altı (subseröz). Bunlar, rahimin dış örtüsü altında meydana gelir.
b. Çeperler arası (intramural). Bunlar, rahimin kas tabakasında büyür.
c. Şubmüköz. Bunlar, rahim boşluğu içzar dokularının altında büyür.

Fibroidler muhtelif büyüklükte mi olur?
Evet. Bunlar bir topluiğne başı kadar küçük veya bir karpuz kadar büyük olabilirler.

Fibroidlerhı belirtileri nelerdir?
a. Fibroidlerin çoğu hiçbir belirti göstermez ve ancak sıradan bir rahim kontrolünde rastlanır.
b. Eğer fibroid şubmüköz tipindense, adet araları kanamalara veya normalden uzun süreli ve fazla kanamalı adetlere neden olabilir.
c. Çeperler arası (intramural) veya karın içzarı altı (subseröz) fibroidler ya hiç belirti göstermezler veya adetlerde normalin çok üstünde kanamaya neden olurlar.
d. Fibriyumlar çok büyür ve mesaneye veya rektuma fazla baskı yaparlarsa, fazla idrar ve dışarı çıkmakta zorluk halleri getirebilirler.
e. Bazı hallerde sırt ve karın ağrılarına neden olurlar.
f. Eğer fibroidler rahim boşluğunu tahrif ederlerse kadında kısırlık meydana gelebilir.

Fibroidler nasıl teşhis edilir?

Pelvisin elle muayenesiyle. Bu gibi bir dölyolu muayenesiyle fibroidin büyüklüğü, biçimi ve başka vasıfları tespit edilebilir. Histerogamla küçük submüköz fibroidlerin teşhisi mümkündür.

Rahim fibroidleri habis bir tümör sayılır mı?
Kesinlikle değil. Fibroidler selim teşekküllerdir.

Fibroidler kanserleşebilir mi?
Hayır. Ama bazı hallerde fibroidli bir rahimde kanser gelişebilir. Fakat bunun rahimde fibroid bulunmasıyla bir ilgisi yoktur.

Fibroidler, rahimdeki başka hastalıklarla ilişkili olabilirler mi?
Evet. Fibroid olan kadınlarda rahim polipsi ve endometrial hiperplaziye çok kez rastlanmaktadır.

Fibroidler için en iyi tedavi metotları nelerdir?
Fibroidler belirti gösterirseler veya çabuk büyümekteyseler bunların cerrahi mümadahale ile alınmaları gerekir.

Fibroidler için nasıl bir cerrahi müdahalede bulunulur?
Yalnız fibroidler alındığı zaman buna "miyomektomi" denmektedir. Bütün rahim alınırsa buna "histerektomi" denir.

Bir kadın-doğum doktoru, miyomektomi veya histerektomi mi gerekli olduğunu nasıl kararlaştırır?
Bu, hastanın yaşma ve çocuk sahibi olmak isteyip istemediğine bağlıdır. Eğer hasta çocuk doğurmak isteğinde ise, rahmin kalmasına gayret sarf edilecek ve miyektomi ameliyatı yapılacaktır.

Miyomektomi veya histerektomi ameliyatlarından başka fibroidleri tedavi etme usulleri var mıdır?
Evet. Bazı küçük submüköz fibroidler polip şeklinde geliştikleri zaman basit bir kürtaj yoluyla alınabilir.

Fibroidlerin tekerrür etme eğilimleri var mıdır?

Miyomektomiden sonra % 10 oranında tekerrür edebilir. Bütün rahim alındığı takdirde fibroidlerin tekerrür etmesine tabiatıyla olanak kalmayacaktır.

Bütün fibroidler ameliyat gerektirir mi?
Hayır. Bunların birçoğu, herhangi bir tedaviyi bile gerektirmez.

Fibroidler hangi hallerde ameliyat gerektirir?

a. Giderek artış gösteren, daha uzun süreli ve daha fazla meydana gelen adetler.
b. Adetler arası ciddi kanamalar.
c. Mesanede ve rektumda rahatsızlık veren baskılar.
d. Bir fibroidin süratle büyümesi.
e. Üç aylık gebelik durumundan daha fazla şişkinlik gösteren bir fibroid, rahatsızlık vermese bile alınması gerekir.
f. Bir fibroidin yozlaşması veya bükülmesi yüzünden meydana gelen akut sancılar.
g. Üst üste gelen çocuk düşürmeleri veya kısırlık hali.

Fibroidler gebelik halinde de olur mu?
Evet. Eğer gebelik halinde varsalar, gebe kadının karnı büyüdükçe fibroidler de büyüyecektir.

Bir fibroid gebelik halinde tedavi edilmeli midir?
Hayır. Tedavi çocuk doğduktan sonra yapılmalıdır.

Fibroid ameliyatı geçirmiş olan bir kadın gebe kalabilir mi?

Eğer miyomektomi yapılmışsa ameliyat sonrası kadının gebe kalması mümkündür. Bu gibi hallerde doğumun sezaryen yoluyla yapılması gerekebilecektir.

Fibroidlerde cerrahi müdahale yararlı mıdır?
Evet, yaklaşık bütün vakalarda hasta bu illetten kurtulmaktadır.

Fibroidlerin ameliyat dışında yeterli bir tedavi usulleri var mıdır?
Hayır. Bazı doktorlar hormon tedavisinin yeterli olduğunu ileri sürmüşlerse de bu iddia gerçekleşmemiştir.

Miyomektomi ciddi bir ameliyat mıdır?
Evet. Çünkü karnın açılmasını gerektirmektedir. Ancak iyileşme yaklaşık her vakada gerçekleşmektedir. Hastanede kalınma süresi on ila on iki gündür.

Miyomektomiden sonra adet görmeler normale döner mi?
Evet.

Miyomektomiden sonra hastanın tam olarak iyileşmesi ne kadar sürer?

Yaklaşık altı hafta.

Miyomektomi ameliyatı geçiren bir kadının gebe kalması için ne kadar süre beklemelidir?
Üç ile altı ay arası.

Histerektomi nedir?
Ameliyat yoluyla rahmin alınmasıdır.

Histerektomi ameliyatını gerektiren durumlar nelerdir?
a- Semptomatik fibroidler (belirtiye yol açan fibroidler.)
b. Rahimde, Fallop tüplerinde ve yumurtalıklarda gonore veya verem gibi kronik ve tedavisi imkansız hastalıklar.
c. Ciddi ve tekerrür eden endometrial hiperplazi.
d. Rahim veya serviks kanseri.
e. Fallop tüplerinde veya yumurtalıklarda kanser.
f. Kronik endometrioz.
g. Doğumdan sonra kontrol altına alınamayan kanama.
h. Kist veya marazı teşekküllerden dolayı yumurtalıkların alınması icap ettiği hallerde rahmin de alınması gerekir,
i. Gebelik sırasında rahmin delinmesi.

Histerektomi ciddi bir ameliyat mıdır?

Evet ama tehlikeli bir ameliyat olarak kabul edilmemektedir ve yaklaşık olarak hastaların hepsi iyileşmektedir.

Histerektomiden sonra adet görme halleri devam eder mi?

Hayır.

Histerektomiden sonra bir kadın gebe kalabilir mi?
Hayır.

Histerektomi ameliyatlarında yumurtalıkların alınması her zaman gerekli midir?
Eğer histerektomi ameliyatı kanser tedavisi için yapılmaktaysa Fallop tüpleri ve yumurtalıkların alınması gereklidir. Eğer hastalık selim ise ve ameliyat olacak kadın kırk yaşından gençse, o zaman yumurtalıklardan biri veya her ikisi yerinde bırakılabilir. Böylece rahatsız edici yaş dönümü meydana gelmez. Hasta çok genç ise yumurtalıkların yerinde bırakılması için mümkün olan her şey yapılır. Hastanın adetleri kesilmişse yumurtalıklar genellikle alınır. Eğer yumurtalıklar iltihaplanmış ise veya endometrioz mevcutsa, histerektomi yapılırken yumurtalıklar da alınır.

Histerektomiden sonra alınmayan yumurtalıklar yozlaşma ve kist bağlama eğilimini gösterirler mi?

Bu hususta delil olarak kabul edilebilecek olaylar görülmemişse de bunun olabileceğini düşünenler vardır.

Her histerektomi ameliyatından sonra adet kesilmesi belirtileri görülür mü?
Hayır. Eğer her iki yumurtalık da çıkarılmışsa adetler kesilmeyecektir. Adet kesilmesi yalnız iki yumurtalık alınırsa meydana gelir.

Histerektomi ameliyatından sonra adet kesilme belirtileri kontrol altına alınabilinir mi?

Evet. Adet kesilmesi belirtileri ile mücadele edilebilecek çok iyi usuller vardır.

Rahmin alınması kadının cinsel hayatını herhangi bir şekilde etkiler mi?
Hayır. Rahimin, yumurtalıksız veya yumurtalıklarla birlikte alınması, bir kadının cinsel hayatını ve arzusunu hiçbir şekilde etkilemez. Hatta bazı kadınlar histerektomi ameliyatından sonra cinsel temastan daha fazla zevk aldıklarını, iddia etmektedirler.

Histerektomi ameliyatı ile dış genital organlarda değişiklik meydana gelir mi?
Hayır. Histerektomi dölyolunda ve diğer dış organlarda hiçbir değişikliğe yol açmaz.

Histerektomi bir kadının fiziki görüntüsünde bir tesir yapar mı?
Hayır. Bu genel olan yanlış bir kavramdır. Kadınlar histerektomi ameliyatı nedeniyle ne çirkinleşirler ne de şişmanlamaya meyilli olurlar. Yalnız şurası unutulmamalıdır ki, bu ameliyat genellikle kadınların yaşlanmaya başladıkları elli ile altmış yaşları arasında yapılmaktadır.

Histerektomi ameliyatının yarası çirkinleştirici midir?
Hayır. Karında dümdüz bir izi kalmaktadır. Dölyolundan yapılan histerektomilerde hiçbir yara izi görülmemektedir.

Vaginal histerektomi yapılmasını gerektiren durumlar hangileridir?
Sistosel ve rektosel durumlarıyla birlikte rahim prolapsı da varsa, rahmin dölyolundan alınması tercih edilmektedir. Bu şekilde döl-yolunda gerekli olacak plastik ameliyatla aynı zamanda yapılabilir. Bu ameliyat, rahmin dölyolundan alınamayacak derecede büyüdüğü hallerde yapılamaz.

Dölyolundan yapılan histerektomi tehlikeli bir ameliyat mıdır?
Hayır. Bu ameliyatta riskler karından yapılan histerektomilerden farksızdır.
Bir histerektomi ameliyatı ne kadar sürer?
Bir ile iki saat arası.
Histerektomi ameliyatından ne kadar süre sonra hasta yataktan kalkabilir?
Genellikle ameliyattan bir gün sonra.

Histerektomi ameliyatından sonra ne kadar süre hastanede kalınması gerekmektedir?

Dokuz ile on iki gün arası.

Histerektomi ameliyatı sonrası ne gibi belirtiler meydana gelebilir?
Bir iki hafta süre ile dölyolu kanaması devam edebilir. Yine bu ameliyat sonrası bir hafta kadar idrar etmekte ve dışarı çıkmakta zorluk çekilebilinir.

Endometrioz nedir?
Rahim içzarı hücrelerinin anormal yerlerde bulunması hali. Bu dokular rahim çeperinin derininde, rahmin üst tabakasının dışında, Fallop tüplerinde, yumurtalıklarda, rahmi destekleyen ve tutan bağlarda, mesanede, bağırsaklarda, dölyolunda veya karın bölgesinin başka yerlerinde bulunabilecektir.

Rahim içzarı hücreleri (endometrial hücreler) nasıl böyle anormal yerlerde bulunabilmektedirler?

Bunlar başka yapıların üzerine yerleşmekte ve küçücük hücre yuvaları halinde gelişmektedir. Boy itibariyle bir topluiğne başından bir portakal büyüklüğünde değişiklik göstermektedirler. Çok kez kist oluşumuna yol açmaktadırlar. Bunların içinde eskimiş adet kanları ve çikolata benzeri bir sıvı bulunmaktadır.

Endometrial hücre kümeleri ne gibi anormal durumlara yol açabilirler?
Fallop tüpleri ve yumurtalıklar veya mesane, bağırsak ya da rahim arasında sert yapışmalara yol açabilmektedirler. Kist meydana gelmesine neden olabilirler. Bu kistler bükülüp veya patlayıp akut karın ağrılara ve distress'e sebep olurlar.

Endometrial hücre kümelerinin fonksiyonları normal rahim hücreleri gibi midir?
Evet. Her adet periyodu yaklaştığı zaman genişlemekte, kanla dolmaktadırlar ve adet görme hali olduğu zaman kanamaktadırlar.

Endometrioz neden ileri gelir?
Esas nedeni bilinmemektedir. Bir teoriye göre adet periyotlarında rahmin tabaka hücreleri Fallop tüplerinden ters bir peristaltik hareketle dışarı itilmektedir. Başka bir teoriye göre ise, bu hücreler bir rahim ameliyatından sonra yerlerinden kopmuşlardır.

Endometriozun belirtileri nelerdir?
a. Hiçbir belirti göstermeyebilir ve başka bir hastalıktan dolayı yapılan bir ameliyatta meydana çıkabilir.
b. Adetten önce ve adet görme sırasında şiddetli sancı hissedilebilinir.
c. İdrar ederken, dışarı çıkarken veya cinsel temas sırasında şiddetli sancı hissedilebilinir.
d. Adet halinde kanama belirli bir şekilde artış gösterebilir.
e. Ciddi endometriozun komplikasyonlarından biri de kadının gebe kalamamasıdır.

Endometrioz nasıl tedavi edilir?
a. Tedavi genellikle tıbbi yollardan yapılır ve adetleri geçici bir süre durdurmak için hastaya erkeklik hormonları veya yeterli derecede dişilik hormonları verilir. Ancak, bu tür tedavi belli bir süre uygulanır.
b. Belli belirtilerle gelen inatçı endometrioz vakalarında histerektomi ameliyatı yapılması gerekebilir. Bu ameliyat çocuk doğurma yaşını geçmiş olan kadınlara ve ameliyat gerektirecek kadar ciddi araz gösteren genç kadınlara da yapılmaktadır.
c. Çocuk doğuracak yaşta olan genç kadınlarda gebelik geçici bir rahatlama getirir. Bunun nedeni endometrioz arazını meydana getiren dönem (siklus) tesiri gebelikte geçici olarak etkisiz kalmaktadır.

Endometrioz kansere neden olabilir mi?
Hayır.

Endometrioz tedavi edilmediği hallerde ne meydana gelebilir?
Belirtiler ilerliyecek ve sakatlık getirebilecek hale gelecektir. Eğer endometrioz bağırsaklarla veya sindirim sistemi ile ilgiliyse hastalık bağırsakları tıkayabilecektir. Bazı hallerde bu hücrelerden oluşan kistler o derece büyüyecektir ki, başka organlara yaptıkları baskılardan ameliyat gerekecektir. Kistler bazen bükülüp veya koparlar. Bu hallerde derhal ameliyat yapılması gerekmektedir.

Hamilelik - Tüp Bebek - Doğum Hamilelik,Tüp Bebek,Doğum,Gebelik,Annelik

Fallop Tüpleri Nedir

Fallop tüpleri nedir?
Rahmin üst son sınırlarından pelvisin her iki tarafına 7,5 ila 10 santim yükselen içleri boş tüp biçiminde iki yapıdır. Her tüp bir kurşunkalem genişliğindedir ve en ucu huni biçimindedir. Tüplerin dışında bir adale tabakası bulunmakta ve içzar dokuları kıla benzer çıkıntılar ile örtülüdür. Bu kılvari çıkıntılar sallanarak, çalkalanarak ve süpürerek yumurtayı rahme indirmeye yardımcı olmaktadırlar. Ayrıca meninin (spermanın) tüpten yumurtaya gelebilmesine de yardım ederler.

Fallop tüplerinin fonksiyonu nedir?
Yumurtalıktan salıverilen yumurtayı aşağıya doğru rahim boşluğuna nakletmek, rahim boşluğundan meninin (spermanın) yumurtaya doğru gitmesine müsaade ve yardım etmek.

Salpenjit (tüp yangısı) nedir?
Fallop tüplerinin bakteriyel bir enfeksiyona yakalanmalarıdır.

Fallop tüplerinde en genel enfeksiyon nedenleri hangileridir?

a. Gonore. Bu hastalık dölyolu kanalıyla servikse ve rahme çıkmaktadır.
b. Verem. Bu genellikle başka bir yerdeki enfeksiyondan dolayı tali bir şekilde gelmektedir.
c. Stafilokok, pnömokok veya streptokok enfeksiyonları.

Salpenjit çok rastlanan bir hastalık mıdır?
Evet. Ancak antibiyotiklerin bulunmasıyla ve veremi kontrol altına alan ilaçların gelişmesiyle, Fallop tüplerinin iltihaplanmasına bundan on yirmi yıl öncesinde rastlandığından çok daha az rastlanmaktadır.

Fallop tüplerinin içindeki enfeksiyonlardan ne gibi zararlar meydana gelebilir?
a. Kısırlık.
b. Tübal gebelik (dış gebelik).
c. Hem yumurtalıkta ve hem de tüp ile ilişkili kronik bir apsenin gelişmesi.
d. Enfeksiyonun karın boşluğuna yayılarak peritonite neden olması.

Fallop tüplerinde kronik enfeksiyonu tedavi etmek için ne yapılmalıdır?
Cerrahi müdahale. Rahim, tüpler ve yumurtalıklar alınacaktır.

Akut salpenjitin belirtileri nelerdir?
Alt karın bölgesinde sancı, nöbet, ürpermek, idrarda zorluk çekmek, bulantı ve kusmak, dölyolu ifrazatı, adetler arasında dölyolu kanamaları, cinsel temasta sancı, vb. Bu belirtilerin bazıları veya tümüne salpenjitte rastlanılabilinir.

Salpenjiti önlemenin en iyi çareleri nelerdir?
Tabiidir ki kadınlar enfekte olmuş erkeklerle cinsel temasta bulunmamaları gerekmektedir. Ancak, cinsel temastan sonra dölyolu ifrazatı görülür görülmez bir jinekologa başvurulması şarttır. Böylece enfeksiyonun rahimden Fallop tüplerine yayılması önlenebilinir.

Salpenjit bir kere geliştikten sonra nasıl tedavi edilir?
Akut (salpenjit) antibiyotiklerle tedavi edilir. Hasta yatırılır ve sancının dindirilmesi için gerekli ilaçlar verilir. Bir apse gelişmiş ve inatçıysa, ameliyat yolu ile tüpün alınması gerekebilir.

Salpenjitin akut hallerinde çoğunlukla ameliyata başvurulmakta mıdır?
Hayır. Jinekolog iltihaplanmayı ilaçlarla kontrol altına almak için her çareye başvuracaktır. Tüp içerisindeki apse patlama ve peritonite neden olabilecek belirtiler göstermekteyse acil cerrahi müdahale gerekli olabilir.

Salpenjite yakalanan her hastanın hastaneye kaldırılması gerekli midir?
Hayır. Hastalığın ilk safhalarında tedavi evde yürütülebilinmektedir. Ancak, hastalık tedaviye cevap vermemekteyse hastanın hastaneye kaldırılması gereklidir.

Salpenjit kendiliğinden iyileşebilir mi?
Hayır. Bütün vakalar sıkı bir tedaviye tabi tutulmalıdır.

Salpenj itten iyileşme oranları nedir?
Bu hastalıktan çok az kadın ölür Ancak hastalığın kronik hali Fallop tüplerinin alınması yoluyla tedavi edilebilinir. Hastalığın akut halinde tedaviye derhal başlanıldığı taktirde ve sıkı bir tedavi uygulanırsa hasta ameliyata lüzum kalmadan iyileşebilir.

Antibiyotik ilaçlarla Fallop tüplerindeki kronik veya inatçı bir aps tedavi edilebilinir mi?

Genellikle hayır. Kronik bir apse bir kez geliştikten sonra tek tedavi şekli tüpün alınmasıdır.

Salpenjit için hangi ameliyat yöntemleri tatbik edilmektedir?

Eğer hastalık bir tüpte ise basit bir ameliyatla yalnız o tüp alınmak tadır. Bunun dışında, hastalığın gelişme oranına göre, her iki tüpün, yumurtalıkların ve hatta rahmin ameliyatla alınması gerekecektir.

İltihaplanmış bir tüpün alınması ciddi bir ameliyat mıdır?
Evet. Bu ameliyat omurga-veya genel.anestezi altında alt karın bölgesinde açılan bir ensizyondan yapılmaktadır.

Bir tüp ameliyatından sonra hastanın he kadar süre hastanede kal ması gereklidir?

Yaklaşık sekiz ila on gün.

Tüpler üzerinde bir ameliyattan ne kadar süre sonra hasta yataktan kalkabilir?
Ameliyattan bir gün sonra.

Ameliyattan sonra salpenjit yeniden tekerrür edebilir mi?

Radikal bir ameliyatla tüpler, alınmışsa tekerrür olamayacaktır Yalnız bir tüp alınmışsa ve radikal ameliyata başvurulmamışsa yandaki yumurtalıkta veya öteki tüp ve yumurtalığın yeniden iltihaplanmaları mümkündür.

Salpenjit ilaçla tedavi edilmişse tekerrür etme eğilimi gösterir mi?

Evet.

Salpenjitin yalnız bir tüpte olması ne ölçüde sınırlıdır?
Bu durum nadiren olagelmektedir. Genellikle iltihaplanma iki tüpte aynı zamanda olmaktadır. Ancak, her zaman iki tüpün de ameliyatla alınması gerekmemektedir ve çok hallerde bir tüpün kurtarılması mümkün olmaktadır.

Fallop tüplerinin alınması cinsel temasa engel olur mu?
Hayır.

Fallop tüplerinin alınması adetlerin kesilmesine (menopoza) yol açarmı?
Hayır. Ancak Fallop tüpleri ile birlikte yumurtalıklar da alınmışsa
adetler kesilecektir.

Tübal gebelik (dış gebelik) nedir?

Bu, döllenmiş bir yumurtanın Fallop tüplerine yapışarak orada büyümeye başlamasıdır.

Tübal gebelik neden meydana gelir?

a. Tübal gebelik genellikle gebelikten önce Fallop tüplerinin iltihaplanmış olmasından ileri gelmektedir. Vakaların % 25'ine önceden salpenjit geçirmiş olan kadınlarda rastlanmaktadır.
b. Çocuk düşürmeden veya doğumdan sonra meydana gelen bir enfeksiyondan.
c. Bir tüpün mekanik basıncına, eğrilmesine veya tıkanmasına neden olan yumurtalık veya rahim tümörleri.
d. Önceden meydana gelen bir peritonit (karın boşluğu iltihaplanması) . Bu iltihaplanma bir tüpte yapışmalar meydana getirmiştir ve kanalını tahrif etmiştir.
e. Bir tüpte doğuştan gelen şekil bozukluğu.
f. Tamamen normal görünen kadınlarda bilinmeyen ve teşhis edilemeyen nedenler.

Tübal gebeliklerin olma oranları nedir?
Yaklaşık her üç ila dört yüz gebeliklerin bir tanesi tübal gebelik olur.

Bir yumurta döllendikten ne kadar sonra tübal gebelik meydana gelebilir?

Yumurta döllendikten hemen sonra.

Tübal gebelik meydana geldikten ne kadar zaman sonra teşhis edilir?
Genellikle dört ile altı hafta arası.

Tübal gebeliğin belirtileri nelerdir?
Tübal gebeliğin kopma olmadan erken safhalarında genellikle adeti gelmez, fakat hafif dölyolu lekelemesi yapar. Özellikle cinsel temastan sonra alt karın bölgesinde sancı duyulur.Erken gebelikte görülen bütün belirtiler sabah bulantısı, göğüs kabarmaları, vb. tübal gebelikte de rastlanır.Tübal gebelik kopma yapınca, yukarıdaki belirtilerden sonra şiddetli şok, bayılma, hızlı nefes alma, karın ağrıları, omuzlar bölgesinde sancı ve rektumda baskı görülebilinecektir.

Tübal gebelik koptuğu zaman bu belirtiler neden ileri gelmektedir?
Tüp koptuktan sonra geniş ölçüde kan kaybı olmakta ve bu kanlar karın boşluğuna akmaktadır.

Tübal düşük terimi ne anlama gelmektedir?
Bu durumda döllenmiş yumurta veya genç cenin, tüpün, sonum karın boşluğuna itilmektedir. Bu vakaların çoğunluğu kopma o bir tübal gebelik kadar ciddi değildir. Çünkü tüp kendisi kopı maktadır ve çok daha az kanama ve şok meydana gelmektedir.

Gebelik testi (A-Z testi) tübal gebelikte her zaman müspet gösterim te midir?

Hayır. Çok vakalarda test menfi gösterecektir. Bu cenininin hala yaşamakta olup olmadığına bağlıdır.

Jinekolog tübal gebeliği nasıl teşhis etmektedir?
Yukarıda gösterilen belirtilerle birlikte Fallop tüpleri civarın pelvisle ilgili bir yığına rastlanır. Müspet gösteren bir gebelik testi de teşhise yardımcı olabilecektir.Kuşku uyandıran hallerde, pelvis boşluğuna dölyolundan bir iği sokularak bu boşlukta kan bulunup bulunmadığı tespit edilecektir; Veya tüplerin görülmesi için dölyolundan pelvis boşluğuna aynalı bir alet sokulacaktır.

Tübal gebelik şüphesi ortaya çıkınca başvurulacak en iyi tedavi mı todu nedir?
Eğer müspet bir teşhis yapılmamışsa en iyi metot ameliyata başvurmak ve tüplerin durumunu gözle görmektir. Bu bir karın bölgesi ameliyatı gerektirmekteyse de, tüpün kopması tehlikesi karşısında bu araştırıcı ameliyatın yapılması tercih edilmektedir.

Tübal gebeliği önlemenin çareleri var mıdır?
Hayır. Ancak hastanın gebe kalmasına müsaade etmeden önce pelvis içerisinde bütün hastalıkların temizlenmesi yararlı olabilir.

Tübal gebelik nasıl tedavi edilir?
a. Tam bir teşhis yapıldıktan sonra hasta derhal ameliyat edilmeli ve tüp alınmalıdır.
b. Fazla kan kaybı olmuşsa derhal kan nakli yapılmalıdır.
c. Şüpheli vakalarda belirtilere dikkat edilmeli ve durumda bir değişiklik görülür görülmez doktora başvurulmalıdır.

Tübal gebelik ameliyatı yapılırken yumurtalıklar alınmakta mıdır?
Eğer hastalıklı oldukları tespit edilmemişse hayır.

Tübal gebelikte en büyük tehlike nedir?
Kanama.

Tübal gebelikten sonra iyileşme şansları nedir?
Modern imkanlar mevcutsa ve derhal ameliyata başvurulursa vakaların hemen hepsi iyileşir.

Bu ciddi bir ameliyat mıdır?
Başka bir nedenden bir tüp alınması ameliyatından daha ciddi değildir.

Bu ameliyatta ne tür anestezi kullanılmaktadır?

Genel anestezi.

Tübal gebelik ameliyatından sonra ne kadar süre hastanede kalınması gereklidir?
Sekiz ila dokuz gün.

Kopmuş bir tübal gebelikte, hastaya ameliyat öncesi ne gibi tedavi yapılmalıdır?
Hastanın ameliyat edilebilmesi için şoktan çıkmasın temin el maksadıyla kan verilir.

Tübal bir gebelik geçiren bir kadının, daha sonraki gebelikleri normal olur mu?
Evet. Bir tüp veya bir yumurtalığın alınması normal gebeliği önlemeyecektir. Üstelik bu durum yeni bir tübal gebeliğin olacağı anlamına da gelmez.

Bir kez tübal gebelik geçirmiş olan kadınların yeniden tübal gebelik geçirme eğilimleri, bu hastalığı geçirmemiş kadınlardan fazla mıdır?
Bir dereceye kadar evet.

Tübal gebelik ameliyatı geçirdikten sonra yeniden gebe kalınması ne kadar süre beklenmelidir?
En azından altı ay bir süre beklenmesi tavsiye edilmektedir.

Fallop tüplerinde kanser meydana gelir mi?
Evet, ancak bu çok nadir görülen bir haldir.

Fallop tüpü kanserinin tedavisi nedir?
Pelvis kanserlerinde olduğu gibi bütün rahim, tüpler ve yumurtalıklar alınır.

Tüplerde kanser teşekkülünden sonra tedavi mümkün müdür?

Eğer hastalık başka organlara yayılmadan önce ortadan Kaldırılmışsa evet.

Hamilelik - Tüp Bebek - Doğum Hamilelik,Tüp Bebek,Doğum,Gebelik,Annelik

Hipofiz Tümörleri

Hipofiz Tümörleri


Burun kanallarının arkasında beynin altında yerleşik bulunan hipofiz bezi kabaca küçük parmağınızın son iki bölümünün büyüklüğü ve şeklindedir. Küçük boyutuna rağmen endokrin bezler içerisinde en önemli olanıdır. Vücudun uzun dönemli büyüme, günlük fonksiyonları ve üretkenlik yetenekleri ile ilişkili olarak bir kontrol merkezi gibi çalışır.

Hipofiz bezinde iki kısım vardır: ön (anterior) lob ve arka (posterior) lob, ön lob, göğüste süt üretimini harekete geçirmek için büyüme hormonu da dahil olmak üzere, altı ayrı hormonun üretimi ile yükümlüdür, ön lobdaki diğer hormonlar, tiroid bezleri, yumurtalıklar, testis ve böbrek üstü bezlerindeki faaliyetleri harekete geçirerek endokrin sistemin diğer kısımlarını da etkiler.

Arka lob iki çeşit hormon üretir: oksitosin ve antidiüretik hormon. Oksitosin emzirme dönemi sırasında kadınlarda göğüsten süt gelmesi olayını harekete geçirmek için faaliyette bulunur. Aynı zamanda doğum sırasında rahim kasılmalarını da hızlandırır. Antidiüretik hormon idrar çıkışını kontrol etmek için böbrekler üzerinde faaliyet gösterir.




Hipofiz Bezi Tümörleri

Akromegali

Hipofizin aşırı faaliyeti sonucu yüzün irileşmesi, el ve ayakların aşın büyümesi ile belirgin durumdur. Bu kronik hastalık yetişkinlerde görülür ve normal gelişim tamamlandıktan sonra büyüme hormonunun artan salgısı nedeni ile ortaya çıkar.El, ayak, çene ve kafatası kemiklerinin aşırı büyümesi şeklinde oluşur. Büyüme çağından sonra kemiklerdeki uzamanın durması nedeniyle, akromegali iskelette kalınlaşmaya neden olur. Akromegali olan bir kişide en fazla dikkat çeken değişiklik alın ve çene kemiklerinde abartılı bir büyümedir. Bunun sonucunda genişlemiş ve kabalaşmış yüz hatları ve birbirinden oldukça ayrık dişler gözlenir.

Jigantizm

Gelişim hormonunun aşırı salgılanmasına bağlı olarak vücudun anormal derecede gelişme ve büyüme göstermesi devleşme. Nadiren görülen bu hastalık, akromegaliye benzer ve hipofiz bezi tarafından büyüme hormonunun aşırı salgılanması nedeniyle ortaya çıkar. Akromegaliye benzemeyen bu yönü ise jigantizmde büyümenin hızlanması ve yetişkinlikte aşırı uzun boyun ortaya çıkmasıdır. Bu iki rahatsızlık arasındaki fark bu olaydan etkilenen kişinin yaşıdır. Jigantizm yetişkinlik dönemini tamamlamamış olan şahıslarda ortaya çıkar. Ancak uzun boylu çocukların çok azı jigantizm rahatsızlığına sahiptir.

Prolaktinoma

Bu türden hipofiz bezi tümörü prolaktin hormonunun aşırı salgısına neden olur. Bu olay kadınlarda düzensiz adet veya adetten kesilmeye neden olabilir. Erkeklerde ise kısırlık veya iktidarsızlık ortaya çıkabilir. Kraniofarinjiyoma

Bu türden bir hipofiz bezi tümörünün belirtileri görsel bozukluklar, baş ağrıları ve cinsel gelişme yetersizliğidir.

Cushing Sendromu

Bir böbrek üstü bezi tümörü de bu rahatsızlığa neden olabilir.

Akromegali ve jigantizm hipofiz bezinin aşırı faaliyeti nedeni ile ortaya çıkar. Hipofiz bezi büyüme hormonu diye bilinen hormonu aşırı bir şekilde salgılar (buna ayrıca somatotropik hormon da denir). Bu türden bir aşırı salgılama genellikle bezlerde bir tümörün gelişmesi ile ortaya çıkar. Bu rahatsızlığa hiperpituitarizm denilir.

Hipofiz bezinde iki türden tümör gelişebilir. Bunlardan birine kraniyofarnjiyoma denilir. Bu tip tümör büyüdükçe hipofiz bezine baskı yapar. Bunun sonucunda hormon salgısı azalabilir ve hipopituitarizm veya diabetes insipidus (şekersiz diyabet) gibi rahatsızlıklar ortaya çıkabilir. İkinci çeşit hipofiz bezi tümörü adenomdur (bez epitelinden gelişen iyi huylu ur). Böylesi bir tümör fazla yayılmaz. ancak akromegali, jigantizm veya Cushing hastalığı gibi rahatsızlıkların bir sonucu olarak muhtelif hormonların aşırı salgısı yaratmaz, ancak göz sinirleri üzerinde ve yakınındaki normal hipofiz bezi dokuları üzerinde mekanik bir baskı oluşturarak herhangi bir zarara yol açabilir.

Teşhis

Doktor muayene ederek fiziksel değişiklikleri araştıracaktır: Ağrı ve acılar, ellerde sızı, aşırı terleme. Yetişkin bir hastada el ve ayak büyümeleri de doktor tarafından dikkate alınacaktır. Hastadaki görme bozuklukları araştırılacaktır; tümör büyüyerek görme sinirine bası yapar ve her iki gözde de görmeyi etkiler. Görme alanı ölçülerek, görme kaybı olup olmadığı araştırılır. Diğer önemli bulgularsa genel yorgunluk hali, derinin aşırı yağlı olması ve dilin normalden büyük olmasıdır.

Kan dolaşımında bulunan ve salgılanan hormon düzeyinde artış olup olmadığını belirlemek için özel kan ve idrar testleri yapılacak-tır. Bu değerler yüksek bulunursa, bilgisayarlı beyin tomografisi veya manyetik rezonansla hipofizdeki tümör saptanabilir. Eğer akromegaliden kuşkulanılıyorsa, röntgen çekilerek de kafatasındaki olası değişiklikler belirlenebilir.

Tedavi, tümörün ne kadar geliştiğine bağlı olarak düzenlenir. Erken teşhis, tümörün tamamen tedavi edilebilme şansını(eğer küçükse) artırır.

Hipofiz bezi, tümörün ortadan kaldırılması veya çıkarılması esnasında bazen zarar görebilir. Bu durumda genellikle hayat boyu hormon tedavisi gerekecektir.

Akromegali

Akromegali, büyüme hormonunun aşırı salgılanması nedeniyle ortaya çıkar ve iskelet ve iç organlarda büyümeye yol açar. Kalp genişleyebilir, buna bağlı olarak kalp yetmezliği ve yüksek tansiyon ortaya çıkar. Akromegali tedavi edilmezse şeker hastalığı, göz sorunları ve vücut görünüşünde değişikliklere neden olur.

Ameliyat, hastalığın ilerlemesini ve çeşitli göz komplikasyonlarının ağırlaşmasını önleyebilir. Ancak görünüşteki değişiklikler genellikle geri dönüşümsüzdür. Ayrıca akromegalili hastalarda şeker hastalığı ve uzun vadede kalp, damar ve karaciğer hastalığı riski de oldukça yüksektir. Ancak bu riskleri en aza indirmek için bazı önlemler (sigara içmemek gibi) alınabilir.

Jigantizm

Jigantizm tedavi edilebilir bir hastalıktır. Tümör çıkarılarak ya da aşırı salgılanan büyüme hormonu baskılanarak, hastalığın gelişimi durdurulabilir

Prolaktinoma

Kadınlarda prolaktinomanın en sık görülen belirtisi adetlerin düzensizliği ya da hiç olmaması ve kısırlıktır. Bir diğer belirti de galaktoredir (doğum yapmamış bir kadında memelerden süt gelmesi); ender olarak erkeklerde de görülebilir.

Prolaktin hormonundaki artış, doğum kontrol hapları ve sakinleştiricilerin kullanılması ve hipofiz tümörü tarafından aşırı miktarda üretilmesi (prolaktinoma) nedeniyle olur.

Cushing Hastalığı

Hipofiz tümörü böbreküstü bezlerini aşırı uyararak cushing hastalığına da neden olabilir.

Tedavi

Hipofiz tümörü genellikle ameliyatla çıkarılır. Hipofiz bezi çok küçük olduğu için, ameliyat ustalık gerektirir. Eğer tümör ameliyatla çıkarılamıyorsa, prolaktinoma tedavisinde ve akromegalide diğer tedavilerin yanı sıra, bromocriptin adlı bir ilaç kullanılır. Bromocriptin bazı hormonlarda aşırı artışı engeller. Yine de hipofiz tümörlerinin tedavisinde ilk seçilecek olan yöntem ilaç tedavisi değildir.

Ameliyat mümkün değilse, radyasyon tedavisi de bazı hastalarda kullanılabilir. Tüm bu tedavi tiplerinin birlikte kullanılması da tümörün tekrarlama olasılığını azaltmak üzere, oldukça yaygındır

Hastalık ve Tedavileri
Hamilelik - Tüp Bebek - Doğum Hamilelik,Tüp Bebek,Doğum,Gebelik,Annelik

Hamilelik Belirtileri, Subjektif ve Objektif Belirtiler

Hamilelik Belirtileri, Gebelik Belirtileri Nelerdir

Bu belirtileri 2 ana grupta toplamak mümkündür.

1- Gebeli*ğin kesin olmayan belirtileri.
2- Gebeliğin kesin belirtileri.

Hamileliğin İlk ve kesin olmayan belirtileri iki ayrı grupta inceleye*ceğiz:

a) Hastanın ileri sürdüğü «sübjektif» belirtiler.
b) Kontrolü yapan ebe ya da doktorun bulabildiği «objektif» belirtiler.

Hamileliğin İlk Üç Ayındaki Subjektif Belirtiler, Hamilelikte Belirtiler

Âdet gecikmesi (Amenore): Gebeliğin kesin olmayan ilk belir*tisi «âdet gecikmesi»dir. Bu durum ilk bakışta genç anne adayı için en dikkat çekici özelliktir.

Daha önceki bölümlerde de belirtildiği gibi, bir âdet devresi her kadın için küçük de olsa bir değişim göstermektedir. Ancak 35 günden sonraki gecikmeleri basit bir «âdet gecikmesi» olarak düşünmemelidir.

Bu gibi durumlarda, eğer bir gebelik sözkonusu ise, doğu*mun zamanını saptamak için son görülen âdetin başlangıç tarihini bir köşeye yazmak çok yararlı olacaktır.

Ne var ki, âdet gecikmesi yalnız gebelik nedeniyle olmaz. Özellikle buluğ çağındaki genç kızlarda ve âdet kesilmesi yaklaş*mış kadınlarda bu duruma sık sık rastlanır. Tamamen fizyolojik olan âdet gecikmesinin çeşitli nedenleri vardır. Bu nedenleri şöyle özetleyebiliriz:

• Tüberküloz gibi kronik hastalıklar.
• Aşırı derece zayıflık.
• İklim ve yer değişiklikleri.
• Ev ve şehir değişiklikleri gibi.
• Ruhsal bozukluklar.
• İç salgı bezi bozuklukları.

Öbür taraftan, kadında âdet gecikmesi olmadığı halde de ge*belik sözkonusu olabilir. Bu duruma halk arasında «Üstüne âdet görme» denmektedir. Bu kanama ya hormonal bir nedene bağlı*dır ya da bir «düşük» başlangıcı olabilir.

Ayrıca, rahim yolu ve ağzında rastlanan, polip denilen küçük urlar ya da yaralar zaman zaman kanamalar yaparak kadını ve doktoru aldatabilir. Bütün bunları söyledikten sonra sanıyoruz ki varılacak en doğru sonuç şu olmalıdır.

«Âdet gecikmesi, gebeliğin kesin belirtilerinden biri değildir.» Evet, âdet gecikmesi, gebeliğin kesin belirtilerinden biri de*ğildir ama, evli bir kadının âdet gecikmesi durumunda akla önce*likle gebelik gelmelidir.

Bulantı Kusma ve Diğer Subjektif Hamileliğin En Erken Belirtileri

Gebeliğin kesin olmayan belirtileri arasında ikinci sırayı da, sabahları duyulan bulantı ve kusmalar alır. Bu durum gebeliğin 6-8. haftalarında çok görülür ve 12. haftadan sonra pek rastlanıl*maz.
Bunların yanında, her hastaya göre değişen başka gebelik belirtileri de görülebilir. Sözgelişi, huzursuzluk duygusu, hafif baş dönmesi, aşırı uyku ihtiyacı vb. gibi.

Birkaç kere doğum yapmış kadınlar, gebelik ya da âdet ge*cikmesi konusunda tahminlerin ötesinde deney sahibidirler. Ge*belik ya da âdet gecikmesi belirtilerini en iyi şekilde değerlendire*rek, kendi durumlarını anlayabilirler.

Hamilelikte Mide Bulantısı, Hamilelikte Kusma

Hamilelik Bulantısı nedenleri konusunda ileri sürülen çe*şitli görüşler vardır. Sözgelişi, İngiltere'de İkinci Dünya Savaşı yıl*larında yapılan bir araştırmada, bulantı ve kusmaların büyük ölçü*de azaldığı saptanmıştır.
Kusma ve bulantının psikolojik durumla yakın ilişkisi vardır.
• Kadının evlilik içindeki mutluluk derecesi.
• Çocuk sahibi olmak konusundaki isteği.
• Doğumdan korkmak, parasal olanaklar vb. gibi psikolojik nedenler, bulantı ve kusma konusunda önemli rol oynar.
Eğer, genç anne adayındaki bulantı ve kusma, gebe kadının fizyolojik dengesini bozacak kadar şiddetli olursa, bu artık gebelik belirtisi değil, bir hastalıktır. «Hyperemezis» diye adlandırılan bu hastalıktan ilerdeki bölümlerde yine söz edilecektir.

Hamilelikte İdrar, Hamilelikte İdrar Yolu

Gebeliğin ilk 3 ayında görülebilecek önemli bir belirti de, id*rar şikâyetleridir. Bu yakınmaların başlıca nedeni şudur: Gebelik yüzünden genişleyen rahim, komşu organ olan idrar kesesine ba*sınç yapar. Bunun sonucunda da gebe kadın sık sık idrara gitme gereğini duyar. Bazı kadınlar idrar yaparken hafif yanma da hisse*debilirler.

İlk Üç Ayda Görülen Objektif Belirtiler

Hamilelikte Göğüsler

Genç anne adayının göğüslerindeki değişiklik, özellikle hami*leliğin 4. haftasından başlayarak kendisini belli eder. Gebe kalan kadın, göğüs uçlarında yanma ve acıma olduğunu söyleyerek, bundan yakınır. Ayrıca, göğüslerde şişme ve dirileşme görülür. Göğüslerin uçları sıkıldığı zaman gelen beyaz su (kollesterum), daha önce doğum yapmışlar için büyük bir objektif gebelik belirti*si sayılmamalıdır. Gerçek kollesterum yumurta akı koyuluğundadır, ama ondan daha beyazcadır.

Göğüslerdeki en belirgin değişiklikler, meme ucu çevresin*deki renkli kısmın daha koyulaşması ve üzerinde ufak ufak pütür*lerin ortaya çıkması biçiminde olur.

Ayrıca memenin üzerinde daha önce varolmayan kalınlaşmış toplardamarların görülmesi de, gebelik olasılığını kuvvetlendiren bir belirti olarak sayılmalıdır.

Cinsiyet Organlarındaki Renk Değişikliği

Bu bölümde sözünü edeceğimiz «Cinsiyet organındaki renk değişiklikleri», gebe kadın tarafından görülemez. Ancak doktor ta*rafından anlaşılabilen bu değişiklik şöyledir:

• Cinsiyet organının iç kısımlarındaki kendine özgü pembem*si renk, yerini mavimtrak bir renge bırakır.
Bu renk değişikliği, özellikle küçük dudakların iç kısımları, vagina ve rahim ağzında açık bir şekilde doktor tarafından görülebi*lir.

Yine bu devrede rastlanan bir başka belirti de, kadının karnı üzerindeki orta çizgide olur.
Bu çizginin, hamileliğin bu devresinde koyulaştığı görülür ve ünia Nigra adını alır.

Kadınların ancak %60'nda karşılaşılan bir gebelik belirtisi ise gebe kadının yüzünün biçiminin normal durumuna göre oldukça degişmesidir. «Chioasma Uterinum» denilen bu durumda, yanak*larda kahverengi gölgeler oluşur. Ağız ve burunda normale oranla şişme olur. Buna halk arasında «Gebelik maskesi» adı verilmekte*dir. Gebeliğin bir başka belirtisi de, kısırlık bölümünde etraflıca anlatacağımız bazal temparatürün sürekli yüksek kalmasıdır.
Bütün bunların dışında yalnızca doktorunuz tarafından görü*lebilen veya hissedilebilen başka belirtiler de vardır. Rahim ağzın*da görülen biçim ve kıvam değişiklikleri gibi.

Gebelikte 4 Ay, 5 Ay ve 6. Ay ve Belirtiler

Karında seğirme, rahim içindeki fetüs'ün hareketlerine bağlı olarak kadının hissettiği ufak kıpırtılardır. En çok 16-18. haftalarda duyulabilen bu kıpırtıları bazı anneler 6-7. aya kadar duymayabilir*ler. Çocuğun büyümesiyle orantılı olarak bu hareketler daha net olarak duyulur. Anne adaylarının «pır pır bir şey oynuyor», şeklin*de tanımladığı bu belirtilere, yalancı gebeliklerde de rastlanmak*tadır.

Öte yandan anne adayının bu seğirme duygusunu ilk duydu*ğu gün, gebelik yaşını saptamada önemli rol oynar. Çocuğun oy*nadığı ilk günü bir kenara yazan anne bunu doktoruna söylemeli*dir.

Gebeliğin 4-5-6. Aylarında Görülen Objektif Belirtiler

Gebeliğin ikinci üç aylık bölümü diye tanımladığımız bu dev*redeki belirtiler şunlardır:
• Gebe kadın, karnının gün geçtikçe büyüdüğünü farkeder. Bu gelişme altıncı ay sonlarında göbek sınırına kadar varır.
• Genişleyen rahimde gebe kadının duyabileceği ağrılı kasıl*malar, bu devrede en sık rastlanılan belirtilerdendir.
• Doktor tarafından değerlendirilecek olan bir başka belirti ' de, büyüyen rahim içinde çocuğun el, ayak ve baş gibi or*ganlarının hissedilmesidir.

Gebeliğin 7-8-9. Aylar, Gebelikte 8 Ay ve Belirtiler

Gebeliğin üçüncü üç aylık devresi diye adlandırılan bu aylar*da sübjektif belirtiler daha önceki aylardaki belirtilerden pek farklı değildir. Yalnızca bulantı, kusma, baş dönmesi ve göz kararması gibi durumlar bu aylarda genellikle görülmez. Bu tür yakınmaları bulunan genç anne adayı, hiç vakit kaybetmeden hemen dokto*runa başvurmalıdır. Çünkü bu yakınmalar gebelikte görülen ve «Toksemi» denilen bir hastalığın belirtisi olabilir.

Objektif Belirtiler

Bu aylardaki objektif belirtiler daha önceki aylardan pek farklı değildir. Yalnızca önceki aylara oranla daha belirginleşmişlerdir. Rahim, kaburgaların altına kadar genişlemiş, çocuğun kol ve ba*cakları anne tarafından da duyulabilecek büyüklüğe varmıştır.

Yine bu devrede kısa sürüp kaybolan rahim kasılmalarına rastlanır. Ancak bu kasılmaların doğuma yol açacak olan «Gerçek doğum» kasılmaları ile hiçbir ilgisi yoktur.

Hamilelik - Tüp Bebek - Doğum Hamilelik,Tüp Bebek,Doğum,Gebelik,Annelik

Hamilelik Testi, Gebelikte Kontrol Testler

Hamilelik Testi, Gebelikte Kontrol Testler

Testlerle gerçek hayatı birbirine karıştırmayın, Gebelik Testler

Hastalara uygulanan test sayısı çok fazla; bu kafaları karıştırmıyor mu?

Haklısınız ama aslında eldeki işe yarar testlerin sayısı o kadar da fazla değil. Biz hep belli adımlar üzerinden gi*diyoruz. Başka hormon testleri var ama bunlar daha ya*nıltıcı testler. Ultrasonografi bize çok yardımcı. Ultraso-nografi araştırmasında yumurtalığın hacmini ölçüyoruz, bu bir. ikincisi, yumurtalık içindeki küçük su dolu kese*cikler var. Bunlara, "folikül" ismini veriyoruz. Bu foli-küller içindeki "antral folikül'leri yani herhangi bir hormon uyarımına henüz maruz kalmamış olanlarını ultra-sonda görmek mümkün. "Antral folikül" sayısı da bizim için önemli bir kriter. Bunların az olması da ilaç tedavi*sinde zor yanıt alabileceğimizin göstergesi. Biz bir çalış*ma yaptık. Bunu da yayımladık... Bütün bu "över rezerv testleri'nden hangisi en değerlidir diye? Bütün testleri kar*şılaştırdık. 35 yaşın üzerinde 40 yaşın altında olan ve yu*murtalıklarını almak mecburiyetinde kaldığımız hanımlara bu operasyondan hemen önce bütün bu testleri yaptık. Çıkarttığımız yumurtalık içindeki yumurtaları tek tek say*dık. Bu, matematik modelle bu testlerden hangisinin daha duyarlı olduğunu anlamaya yönelik bir çalışmaydı. Testlerin pek de birbirle*rinden üstünlüğünün olmadığını gördük. Böyle testler yapmanın bizim akademik birikimimizi artırmanın ötesin*de, hastaya günlük pratikte çok fazla şey kazandırmadığı*nı gördük. Birtakım hastalar var ki bu testleri onlar için yapmak gerekli. Hiç kimseye yapılmasın demek istemiyorum. Bazı hastalarda yapılabilir ama günlük pratikte, "Her hastaya bu testleri yapalım" demek yanlış. Bu testler bize sadece hastanın ilaç tedavisine ne oranda yanıt vere*ceğine dair bir öngörü kazandırıyor. Tam olarak böyle mi olacak bunu da bilmiyoruz. Mesela hastalar önceden baş*ka bir merkezde tedavi olmuş. O tedaviden nasıl yanıt al*dığı ve hastanın bize verdiği bilgiler son derece önemli. Günde ne kadar ilaç kullanmış, kaç gün kullanmış ve bu*nun sonucunda ne kadar yumurta (osit) alınmış? Bu bağ*lamda hastaların kendilerine ve tedavilerine ait tüm ayrın*tıları saklamalarında çok fayda var. Önceden hiç tedavi görmemiş hastalar için bu testlere bakarak ilaç dozunu belirliyoruz. Tek bir teste bakarak da değil, bu testlerin birle*şimi halinde ilaç dozu belirleniyor. Bunun tam tersi de var tabii. Bazılarından da normalden çok daha fazla yanıt alı*nabiliyor.

Hangi hasta grubunun yanıt oranı çok yüksek?

Özellikle "polycystic (polikistik) over sendromu" (çok sayıda kist içeren yumurtalık hastalığı) denilen bir durum var. Burada poli Latincede "çok," "kist" bildiğimiz "kist." Buradaki tanım, aslında yanlış bir tanım. Oradaki içi su dolu keseciklere 1935'lerde "kist" denilmiş. Bunlar aslında kist değil, içinde yumurta olan su kesecikleri ve bunu da ultrasonda görmek mümkün. Yumurtalığın içeri*sinde böyle çok sayıda su dolu kesecik varsa buna "poli*kistik over" ya da "polikistik yumurtalık" deniliyor. Bu hastalar tedaviye aşırı düzeyde yanıt veriyorlar. Mısırlar belli bir ısıdan sonra nasıl patlamaya başlarlarsa aniden bu foliküllerin gelişmeye başladığını görüyoruz. Bu durum bize ilaç dozunun azaltılması gerektiğini gösteriyor. Dola*yısıyla tedaviye başlamadan önce yumurtalığın içerisinde*ki yumurta sayısını dolaylı olarak gösteren testleri yap*makta yarar var. Spermler için durum tespiti yapmak ko*lay. Sperm tahlili (spermiyogram) yapıyoruz. Değişik yanıt*lar almak mümkün. Nedenlerini daha önce anlattım ama yine söyleyeyim. Erkekte 72 günde bir yeni sperm yapılı*yor. Diyelim ki bugün aldığımız spermiyogramın sonucu bozuk çıktı. Yani normal parametrelerin ötesinde çıktı. Bu fazla bir şey ifade etmiyor. Bugün aldığımız sperm, bundan yaklaşık 2,5 ay önce imal edildiği için hasta diyelim ki 2,5 ay önce ateşli, iltihabi bir hastalık geçirdi. Ya da tam o günlerde aşırı alkol aldıysa bu test bozuk çıkabilir. Tahlil sonucu bozuk çıkanlarda testi tekrar etmek gerekiyor. En az 2 ya da 3 sperm tahliline baktıktan sonra eğer hepsinde aynı sonuç yineleniyorsa erkekte bir anormallikten bahse*diyoruz. Bu sözünü ettiğim durum uç bir örnek. Testin dü*zelmesini genellikle beklemiyoruz ama yine de bazı hasta*larda "gri bölge"ler var. Ne siyah ne beyaz, arada kalan gri bir bölge. Sonuç olarak erkekteki spermin, kadındaki yu*murtanın tedavimize nasıl yanıt vereceğini bu şekilde belirliyoruz. Sperm ve yumurtanın buluşmasının gerçekleştiği tüplerin durumunu ise sıklıkla HSG testi ile anlıyoruz ya da "laparoskopi" ile araştırıyoruz. Böylece fallop tüplerinin (tuba) içini ve dışını gösteren bu iki yöntemle sağlıklı olup olmadıkları hakkında kabaca bir bilgiye sahip oluyoruz. Rahmin (uterus) içini de gör*mek mümkün. Bunu da birtakım cihazlarla ya da filmlerle de yapabiliyoruz.

İnfertiliteyi (kısırlık) teşhis edebilmek için neler yapıldı*ğını konuştuk. Kadın ve erkeğin kısır olup olmadıklarının nasıl anlaşıldığını anlattınız. İkisinden birinde sorun olabi*liyor ama ya ikisinde de sorun varsa. Yani her ikisi de üre*me güçlüğü çekiyorsa? Kadın ve erkekte infertilite oranları nedir?

Çocuk sahibi olamamanın nedenlerinin dağılımına baktığımızda son derece eşit dağıldığını görüyoruz: Üçte bir oranında kadında bir sorun var. Üçte bir oranında er*kekte ve yine aynı oranda her ikisinde problem var. Top*lumların özelliklerine göre birtakım farklılıklar ortaya çı*kıyor. Örneğin cinsel temasla bulaşan hastalıkların yaygın olduğu ülkelerde, kadınların fallop tüpleri bu yüzden tıka*nabiliyor. Bu ülkelerde kadınlara ait çocuk sahibi olama*ma oranları biraz daha yüksek çıkıyor. Erkek infertilitesi toplumlar arasında çok büyük farklar göstermiyor. Bazı il*tihap hastalıklarının sık görüldüğü ülkelerde durum deği*şebiliyor. En pratik açıklaması ise; üreme güçlüğü üçte bir oranında kadında, üçte bir oranında erkekte ve üçte bir oranında da her ikisinde birden görülebiliyor.

İnfertiliteyi konuşuyoruz ama bu arada günümüzde bu alanda sürekli bir gelişme var. Sizin mesleğe başladığınız*dan şu zamana kadar hayal bile edemediğiniz bir dolu ye*nilik yaşandı. Şunu çok merak ediyorum. Hiç, "Sizin ço*cuğunuz olamayacak. Hiçbir zaman çocuk sahibi olama*yacaksınız" dediğiniz insanlar var mı?

Var tabii. Bazı durumlar var ki bunların bugünkü tek*nolojiye rağmen çocuk sahibi olabilmeleri mümkün değil. Erkek azospermik ise yani hiç spermi yoksa kromozom yapılarına bakıyoruz. "Y" kromozomundaki mikrodelesyonlara bakıyoruz.

Hamilelik - Tüp Bebek - Doğum Hamilelik,Tüp Bebek,Doğum,Gebelik,Annelik

"Taşıyıcı annelik" yasalaştı

Nüfusu 7,3 milyon olan Bulgaristan'da yaklaşık 270 bin kadını ilgilendiren "taşıyıcı annelik" yasa tasarısı parlamentoda kabul edildi.
Oylama öncesi yaklaşık 2,5 saat süren hararetli tartışmalara neden olan yasa tasarısını hazırlayan, ırkçı ve aşırı milliyetçi ATAKA partisi milletvekili Kalina Krumova, yasanın büyük bir sosyal beklentiye yanıt vereceğini söyledi.
Taşıyıcı annelik yasasından sadece evli eşler yararlanabilecek. Eşlerden birinin mutlaka Bulgaristan vatandaşı olmasını şart koşan yasaya göre taşıyıcı annelik yapmak isteyenler önce psikolojik terapi görecekler.
Taşıyıcı anne adaylarının 21-43 yaşları arasında ve en az bir çocuk sahibi olmaları gerekiyor. Yasaya göre taşıyıcı anneler başkaları için en fazla iki çocuk doğurabilecekler ve bu işin karşılığında da para talep edemeyecekler.
Yasa, taşıyıcı anneden çocuk edinen ailelerin Sağlık Bakanlığı tarafından oluşturulacak bir bilgi merkezinde kayda alınmalarını da öngörüyor.
Çocuk sahibi olamayan evli çiftlerden alınan spermler suni ortamda döllendirilerek embriyo haline getirilip bir başka kadının rahmine yerleştiriliyor. Bu şekilde hamile kalarak bebeği karnında taşıyan ve doğuran kadın "taşıyıcı anne" olarak nitelendiriliyor. Taşıyıcı annenin hamilelik süresince her türlü ihtiyacı spermlerini taşıdığı çift tarafından karşılanıyor. Yasa, taşıyıcı annelerin doğurduğu bebekleri spermlerin sahibi olan çifte vermesini ve bu çiftin nüfusuna geçirilmesini zorunlu kılıyor.
Hamilelik - Tüp Bebek - Doğum Hamilelik,Tüp Bebek,Doğum,Gebelik,Annelik

21 Ekim 2011 Cuma

Kısırlık Ve Mesleki Nedenleri

Kısırlık Ve Mesleki Nedenleri

Uzmanlar uyarıyor: Sıcak hamam ve sauna merakı olanlarda, dar blue jean ve slip giyen erkekler ile uzun yol şoförleri, döner ustaları, fırında çalışanlar ve maden işçilerinin sperm sayısında ciddi problemler oluyor.

Kadın Doğum Uzmanı Prof. Dr. Teksen Çamlıbel, bazı meslek grubundaki erkeklerin kısırlık riski taşıdığını söyledi. Üreme çağındaki kadınların her adet döneminde düzenli cinsel ilişkiye girerek gebe kalma şansının yüzde 20, 35 yaşın altındaki kadınların 6 ay içinde gebe kalma şansının ise yüzde 80 civarında olduğunu vurgulayan Çamlıbel, çiftlerin bir yıl korunmasız düzenli ilişkiye girmelerine rağmen çocuk sahibi olamamaları halinde kısırlık tedavisi görmeleri gerektiğini anlattı. Çamlıbel, tüm kadınlara ‘Eşinize, ‘Çocuk istiyorsan sigaranı balkonda iç’ deyin’ uyarısında bulundu.

Sıcak sudan uzak durun!
Prof. Dr. Teksen Çamlıbel şunları söyledi: ‘Sperm sıcağı sevmiyor, o yüzden tabiat onu vücudumuzun dışına almış. Vücut hararetimiz 37 derece, ama spermlerin 34 derecede olması lazım. Sperm ve testisi çok ısıtmamalı. Hamam, sıcak su, sauna merakı, çok dar blue jean ve dar slipler giymek, o bölgeyi ıslak ve sıcak tutmak kısırlığa yol açıyor.

Ayrıca bazı mesleklerde, özellikle uzun yol şoförleri, döner ustaları, fırında çalışanlar, maden işçisi gibi çok sıcak bölgelerde kalanlarda, sperm sayısında ciddi problemler oluyor. Onun için bu tarz mesleklerde çalışan kişilere, o mesleklerden uzaklaşmaları, erkeklere çok sıkı ve dar giysiler yerine, bol şortlar ve bol pantalonlar giymelerini öneriyoruz.’

KISIRLIK NEDENLERİ
İNEMEMİŞ TESTİS
Erkeklerde doğumda karın içinde bulunan testisler bir sene içinde skrotuma (torbalara) inerler. Testislerin karın içinde kalmaları ya da hayatın ileri dönemlerinde inmesi sperm yapımını olumsuz etkileyip, testis kanserlerinin oluşmasına neden olabiliyor.

VARİKOSEL
Erkeklerin yaklaşık yüzde 15’inde görülen testisi besleyen damarlarda meydana gelen varisler kısırlığa yol açabiliyor. Kan akımının yavaşlaması testislerde ısı artışına, nadiren üreme hormonlarında dengesizliğe neden olabilliyor ama bu her hastanın kısır olacağı anlamına da gelmiyor.

ENFEKSİYON
Kabakulak veya üreme organlarındaki gonore (bel soğukluğu), tüberküloz gibi enfeksiyonlarda oluşan iltihabi reaksiyonlar, üreme kanallarında tıkanıklığa, hatta testiste sperm üretiminin azalması ya da yok olmasına neden olabiliyor.

TESTİS TÜMÖRLERİ
Testis tümörlerinin tedavisi sırasında uygulanan kemoterapi ya da radyoterapi, sperm üretimini olumsuz etkiliyor.

SİSTEMİK HASTALIKLAR
Yüksek ateşli hastalıklarda testisler etkilenebileceğinden, sperm kalitesi düşüyor. Karaciğer ve böbrek hastalıklarında ise hormonal denge bozulacağından sperm yapımı etkileniyor. Diabet, hipertansiyon gibi hastalıklar da kısırlığa neden olabilir. Sinir sistemine ait hastalıklar ya da yaralanmalar da ereksiyon veya ejakülasyon olmaması gibi sonuçlar ortaya çıkabileceğinden kısırlığa yol açabilir.

Hamilelik - Tüp Bebek - Doğum Hamilelik,Tüp Bebek,Doğum,Gebelik,Annelik

Kısırlık ve Tüp Bebek te sık sorulan sorular

 Aşılama tedavisi nedir?
Tüp bebek öncesi, klasik tedavi içinde yer alan aşılama, rahim kanallarından en az bir tanesi açık olan (HSG filminde) ve sperm analizinde sperm özellikleri normal olan çiftlerde uygulanabilen bir yöntemdir. En fazla 6 kere yapılması önerilir. 3 veya 4 kere yapılmasına rağmen gebe kalınmazsa bu yöntemi devam ettirmenin pek faydası olmamaktadır. Genellikle başarı oranı % 8-15 arasında kabul edilir. Aşılama için kullanılan sperm
örneğinin yıkanması önemlidir. Yıkanmamış sperm ile aşılama yapılmamalıdır.


Tüp bebek ve mikroenjeksiyon aynı mıdır?
Tüp bebek, uygulanan yöntemlerin Türkçe’de kullanılan genel adıdır. Mikroinjeksiyon bu yöntemlerin laboratuarda kullanılan teknik adıdır. Tüp bebek yapıldığı zaman zaten mikroenjeksiyonla yapılmaktadır.


Tüp bebek ne zaman yapılır?
Klasik kısırlık tedavisi ile (aşılama) sonuç alınamayan vakalar, rahim kanalları kapalı olanlar, sperm analizinde sorun olanlar, azospermi, kadın yaşının 37 ve üzeri olması gibi durumlarda uygulanır.


Tüp bebek programı için ne zaman başvurmalı?
Öngörüşme, muayene ve tetkikler yapılıp yönteme karar verildikten sonra adet kanamasının 2. günü başvurulmalı.


Bir program süresi ne kadardır?
Yumurta gelişmesi, toplanması, embryo oluşması, embryo transferi için uzun protokolda yaklaşık 1.5 ay, kısa protokolda 14-20 gün sürer.


Program ücret paketi nelerden oluşur?
Kullanılan ilaç ücreti dışında kalan, ultrasonla yumurta gelişmesi sırasında gerek duyulan kontrollar ve hormon tahlilleri, yumurta toplanması için hastaneye yatış, ameliyathane ve anestezi, laboratuar işlemleri, sperm alınıp hazırlanması, embryo transferi ve doktor ücreti (+ KDV) paket ücreti içindedir. Programa girmeden önce yapılan teşhis amaçlı hormon tetkikleri, rahim filmi (HSG), sperm tahlili, veya ilave tetkikler, yumurta gelişmesi amacıyla kullanılan ilaçlar ücrete dahil değildir. İlk öngörüşmeden ücret alımaz.


Erkeğin ilaç kullanarak sperm sayısı yükseltilebilir mi?
İlaç tedavisinden fayda görebilecek erkek sayısı oldukça azdır. Genellikle ilaçların pek faydası olmamakta. Azospermide ilaç tedavisi denenmekle beraber sonuç faydalı olmamaktadır. En iyi yöntem tüp bebek tedavisinin kendisidir. Erkek için kullanılacak ilaç masrafı da oldukça yüksektir.


Varikosel ameliyatı sperm eksiklikleri üzerine olumlu etki yapar mı?
Varikosel ameliyatı olup olmama sorusu çok sık gündeme gelen bir konudur. Bu konuda tüp bebek uzmanları ve üroloji uzmanları arasında bazı görüş ayrılıkları mevcuttur. Varikosel ameliyatının faydalı olma ihtimali en fazla % 50 vakada mümkün olabilir. İleri derecede sayı azlığı, hareket azlığı veya şekil farklılığı olan sperm analizi sonuçlarında pek düzelme olmuyor. Yine en iyi tedavisi yöntemi tüp bebek tedavisinde seçilmiş kaliteli spermin yumurta içine enjeksiyonudur (icsi).


Erken menopoz nedir? Bu durumda tüp bebek yapılır mı?
Erken menapoz kadının 35 yaş öncesi adet görmemesi durumudur. Bu durumu olan kadınlarda çocuk isteği olsun veya olmasın mutlaka jinekolojik takipler yapılmalıdır. Çocuk isteği olan kadınlarda ilaç denemeleri yapılıp yumurta geliştirmeye çalışılabilir. Bu kadınlarda ön tetkiklerden sonra durum değerlen dirilmesi ne göre yumurta gelişmesi için hiç olmazsa bir kere deneme yapılabilir. Genç yaşta adetten kesilenler de bazan yumurtalıklar cevap verebilir. Yalnız tüm olumsuz ihtimaller hastaya önceden anlatılıp ona göre karar vermesine yardımcı olmak gerekir. Sonuçların pek yüz güldürücü olmadığı çiftlere önceden söylenmelidir. Ayrıca, bu tip hastalarda ilerdeki yaşamında gelişebilecek durumlar ile ilgili bilgi verilmesi gerekmektedir.


Daha önce 3 veya daha fazla başarısız tüp bebek denemesi olanlarda nasıl davranmalı?
Bu gibi durumlarda tüp bebek uygulamasından önce daha önceki uygulamalara ait tedavi safhaları ve embriyoların laboratuar bulgularını incelemek uygun olur. Gerekirse çift yeniden değerlendirilir, bazen ilave testler istenebilir. Karı-koca‘dan genetik test istenebilir. Yeni değerlendirme sonucuna göre nasıl bir tedavi uygulanacağına karar verilir.

Tüp bebek için kullanılan ilaçların kalıcı etkisi var mı?
Hayır, bu ilaçlar kalıcı bir etki bırakmazlar. Zaten insandaki hormonların benzerleridir ve yeni üretim teknolojisi ile hemen hemen saf hormon elde etmek mümkün olmaktadır.


Polikistik Over (PCO) ve Polikistik Over Sendromu (PCOS)’li kadınlar ne yapmalı?
PCOS’li kadınlar hormonal yönden farklı oldukları için en çok ilaçla tedaviden fayda görürler. Zaten en çok kısırlık sebebi aylık yumurta gelişmesinin olmayışıdır. İlaçla yumurtalık uyarısı genellikle yumurta gelişmesi ve iyi bir gebelik şansı ile sonuçlanır. Fakat bu tip kadınlarda bazen yumurta gelişmesi için gereken doz ayarlamalarında zorluklar ortaya çıkar. Ya hiç yumurta gelişmez veya istenenden çok yumurta gelişerek tedavinin devamını imkansız kılar. Bu tip kadınlar ayrıca diabet, hipertansiyon gibi diğer bazı rahatsızlıklara da aday oldukları için bu yönde de araştırılmaları ve gerekirse tedavileri yapılmalıdır. Hayat boyu takip gerekliliği konusunda uyarılmalıdırlar.


İleri derecede endometriozis veya çikolata kisti olanlar ne yapmalı?
Bu tip kadınlarda kısırlık tedavisi endometriozisin yerleşme alanlarına, ve yaygınlığına bağlı olarak farklılık gösterdiği için her kadını kendi durumuna göre değerlendirmek gerekir. Bazen kistlerin alınması gerekir, bazen kistler alınmadan tedaviye devam edilebilir. Endometriozisli kadınların hayat boyu takip edilmeleri gerektiği mutlaka hatırlatılmalıdır.


Miyom (myom) kısırlık nedenimi? Myomu olan kadın ne yapmalı?
Myomlar, rahimden kaynaklanan ve iyi huylu olan tümörlerdir, yani kanserle alakaları yoktur. Üreme çağındaki kadınların yaklaşık % 20-25’inde bulunurlar. Farkedilmeyecek kadar küçük olanlar yanında çok büyük olanlar da vardır. Senelerce büyümeden var olanların yanında çok hızlı büyüyen myomlar da mevcuttur. Myomların gebeliği engelleyip engellemediğine karar vermek bazen zor olmaktadır. Pek çok doktorun büyük bir myom mevcudiyetinde gebe kalıp doğum yapan hastası olmuştur. Benzer olarak senelerce çocuğu olmayıp da miyom ameliyatından sonra gebe kalan hastalar mevcuttur. Myomlar rahimdeki yerleşme yerlerine, sayılarına, büyüklüklerine göre çok farklı belirtiler verirler, bazen de farkedilmezler ve teadüfen muayene sırasında varlıkları saptanır. Bu nedenlerden dolayı her kadının kendi durumuna göre bir plan yapmak daha uygun olacaktır. Bir miyomun kısırlık nedeni olup olmadığına karar vermek için dikkatli bir jinekolojik muayene gerekir. Genellikle 5-6 cm boyutlarında olup ta sık kontrollarda büyüme gösteren myomlar operasyonla alınmalıdır. Myom olupta gebe kalan kadın sayısı az değildir.


Adet düzeni/düzensizliğinin önemi nedir?
Üreme çağındaki kadınların çoğunun adet düzeni ortalama 28 günde bir ve 26-32 gün sınırları içinde normal kabul edilir. Adetlerini bu şekilde gören kadınların büyük kısmında doğal yolla veya dışardan verilen ilaçlarla yeterli sayıda yumurta gelişmesi beklenen bir sonuçtur. Adet düzeni 32 günden fazla aralıklarla olan kadınlarda, özekllikle de 2-3 ay gibi aralıklarla adet görenlerde yumurta gelişmesi çok nadir hale gelebilir. Bazan bu duruma değişik derecelerde tüylenme ve kilo artışı eşlik ederse polikistik over sendromu (pcos) olarak adlandırılır. Bu gibi durumlarda mutlaka ileri araştırma yapılması gerekir. Polikistik overli kadınlarda yumurta gelişmesi için dışardan verilecek ilaçlara ihtiyaç olabilir.
Bir de, adetlerini daha sık olarak gören kadınlar vardır; ör: 22-25 günde bir gibi. Bu durumda sık adetin durumu araştırılmalı, eğer herhangi bir neden bulunmuyorsa belirli aralıklarla kontrollar yeterli olacaktır. Bu gibi kadınlarda yumurta gelişmesini değerlendirmek için hormon testleri ve ultrasonografik takip yapılabilir. Eğer yumurta gelişmesi yeterli değilse dışardan ilaç tedavisi uygun olabilir.


40 yaş ve üzeri kadınlarda tüp bebek yöntemi başarılı olur mu?
Hangi nedenle olursa olsun bazı kadınların geç yaşta evlendiği bir gerçektir ve hepsinin çocuk isteği en doğal haklarıdır. 40 yaşından itibaren, hatta bazı çalışmalara göre 37 yaşından itibaren kadınlardagebe kalma şansı azalmaya başlamaktadır. Bu durumda olan ve çocuk isteyen kadınlarda klasik tedavilerin fazla uzatılmaması daha akıllıca olacaktır. Tüp bebek yöntemleri ile bile gebelik oranları % 10-20 seviyelerindedir.


Yüksek FSH nasıl değerlendirilir?
Kadınlarda adet kanamasının 2-3 günü yapılan FSH ölçümü laboratuar normal üst sınırından fazla ise FSH yükselmesinden bahsedilir. FSH hormonu genellikle 37 yaşından sonra yükselme eğilimi gösterir. Kadınlarda menopoza girmeden yıllar önce (7-10 sene) FSH hormonunda seyrek olarak yükselmeler tesbit edilebilir. Zaman içinde bu yükselmeler daha sık olmaya başlar. FSH yüksekliğinin değeri arttıkça yumurtalıklardan yumurta geliştirme kapasitesinde azalma olabilir. Bu durum ancak ultrason takipleri ile tesbit edilebilir. Eğer yumurta gelişmesinde azalma söz konusu ise dışardan ilaç verilerek çocuk isteyen kadınlarda tedavi yapılabilir. FSH yükselmesi olan kadınlarda gebelik oranlarının biraz daha düşük olabileceği kendilerine anlatılmalıdır. Ayrıca klasik tedavilerle çok uzun süreler vakit kaybedilmemelidir. Bazen yeni evli ve 40 yaş üzeri kadınlarda her şeyin normal olduğu söylenip uzun süre tedavi yapılmadığına şahit oluyoruz.

Hamilelik - Tüp Bebek - Doğum Hamilelik,Tüp Bebek,Doğum,Gebelik,Annelik

Tüp bebek tedavisi nasıl yapılır?

Tüp bebek tedavisi nasıl yapılır?

Üremeye yardımcı tedavi yöntemleri, yumurtanın döllenme şekline, spermin elde ediliş yoluna, hücrelerin rahim içine verilişine göre farklılıklar göstermektedir. Hepsinde ortak özellik yumurtanın geliştirilmesi ve toplanması safhalarının aynı olmasıdır.

Üremeye yardımcı tedaviler 4 basamakta uygulanan bir süreçtir:
1-Yumurtalıkların ilaçlarla uyarılması ve yumurta geliştirilmesi
2-Yumurta toplanması
3-Sperm ile yumurtanın döllenmesi, yani embryo oluşması
4-Embriyo transferi

Yumurta gelişiminin sağlanması:

Hastaların gebelik şanslarını artırmak için kendiliklerinden geliştirecekleri bir adet yumurtayı kullanmaktansa, hem yumurta sayısını arttıran hem de folliküllerin yumurta toplanma işlemine kadar çatlamadan beklemesini sağlayan ilaçlarla yumurtalıkların kontrollü olarak uyarılması ilk tercih edilen yöntemdir. (Folliküller yumurtalıklarda gelişen ve yumurtaları barındıran içi sıvı dolu keseciklerdir.)

İlaçla tedavi sırasında, yumurtalıkların verdiği cevabın görülmesi ve yan etkilerden korunmak için hastaların dikkatli takibi gerekmektedir. Bu amaçla adet kanamasının 2. gününden, en geç 3. gününden başlayarak düzenli aralarla yapılan ultrason takipleriyle, yumurtalıklarda oluşan yumurta keseciklerinin (folikül) gelişimi ve rahim içi dokunun (endometrium) kalınlık ve kalitesi izlenir. Gerekirse doz ayarlamaları yapılır. Bu uyarılma süreci yaklaşık 10-12 gün sürer. Gelişen folliküllerin sayı ve büyüklükleri, rahim içi tabakasının kalınlık ve kalitesi, kanda östradiol (E2) hormon düzeylerinin takibi ile istenilen gelişme elde edildiğinde bir sonraki basamak olan yumurta toplama işlemine geçilir. Yumurtaların son olgunlaşmasını sağlamak için ayrı bir ilaç verilerek (Pregnyl) yumurta toplamanın günü ve saati tesbit edilir.


Yumurta toplama:

Yumurta toplama işlemi, ultrason klavuzluğunda uygulanır. Bu işlem, ameliyathane şartlarında, hafif bir anestezi altında, ağrısız olarak gerçekleştirilir. Özel bir iğne ile vaginal yoldan yumurtalıklara ulaşılarak follikül içindeki sıvı boşaltılır ve mikroskop altında yumurta aranır. Yumurta hücresi bulunamazsa follikül içi yıkanır ve elde edilen sıvıda tekrar yumurta aranır. Toplanan yumurtalar döllenme işlemi için özel ortama alınır. Bu aşamada her follikülden yumurta çıkmayabilir veya elde edilen her yumurta olgunlaşmış olmayabilir.


Döllenme (Fertilizasyon):

Erkekten alınan sperm örneği laboratuvarda işlemden geçirilerek sağlıklı olanlar ayrılır. Tüp bebek yöntemi kullanılıyorsa, yumurtalar spermler bir araya getirilir veya mikroenjeksiyon uygulanıyorsa spermler yumurta içine enjekte edilir, bu icsi olarak anılır. Daha sonra kadın vücudundakine benzer şartlarda özel ortamda beklemeye alınır. Anne ve babadan gelen hücrelerin birleşmesi ile oluşan yeni yapıya embriyo adı verilir.


Embriyo transferi (ET):

Embriyoların laboratuar ortamından alınarak rahime verilmesi işlemine embriyo transferi adı verilir. Bu nakil işlemi için ince bir plastik araç kullanılır. Anestezi gerektirmeyen kısa bir uygulama ile rahim içine bırakılan embriyoların bundan sonra kendi kendilerine gelişmeye devam ederek rahime tutunmaları beklenir.

Embriyo transferinde kullanılan embriyolardan sonra elde kalan iyi gelişme gösteren embriyolar dondurularak daha sonra kullanım için saklanabilir. Embriyoların donma ve çözülme işleminden sonra canlılıklarını koruyabilme oranları %50'dir. Donmuş embriyolar, taze embriyolardan daha düşük oranda gebelik oluşturmalarına rağmen, ikinci bir gebelik şansı vererek toplam gebelik oranlarını arttırmakta ve maliyeti düşürmektedir.



Tüp bebek ve kısırlık tedavisinde kullanılan ilaçlar

Lucrin (GnRH analogları) :
Bu grup ilaçlar, normalde beyinde salgılanan ve yumurtalıkları uyaran LH ve FSH hormonlarını kontrol altına almak için kullanılır. Bu şekilde hem yumurtalık ların uyarılması bizim denetimimize girer, hemde gelişen follikül lerin vaktinden önce çatlamaları önlenmiş olur. Tüp bebek için en önemli ilaçtır.

Cetrotide, Orgalutran (GnRH antagonistleri):
Foliküllerin yumurta toplama zamanına kadar çatlamadan kalabilmesi için göbekaltı veya bacaktan ciltaltı enjeksiyonu şeklinde kullanılır. Tüp bebek te lucrin alternatifi ilaçlardır.

Puregon, Gonal-F, Menogon:
Tüp bebek te yumurta sayısını artırmak ve gelişimi desteklemek amacıyla kullanılırlar. İlaç toz ve sulandırıcı içeren ampullerden oluşur, etken madde toz kısmındadır. Adetle başlanıp yumurtalar istenilen olgunluğa ulaşana kadar yaklaşık 10-14 gün süreyle, enjeksiyon şeklinde uygulanır. Vücut için gerekli dozun ayarlanabilmesi için, ultrason ve hormon ölçümleri ile takip altında kullanılmalıdırlar.

Pregnyl, Profasi (HCG):
Folliküller istenilen büyüklüğe ulaştığında, yumurtaların döllenebilir olgunluk safhasına geçmelerini sağlamak için kullanılır. Kullanımını takiben belli bir süre sonra folliküllerin çatlayıp yumurtlamanın gerçekleşmesine neden olur. Bu nedenle ilacın kullanımı ve yumurtaların toplanma saatlerine dikkatle uyulmalıdır. Tüp bebek tedavisinde yapılış saati özellikle dikkat edilmesi gereken ilaçtır.

Progesteron, Utrogestan, Crinone:
Yumurtaların toplandığı gün başlanılan bu ilaç, rahimin gebeliğe hazırlanması için kullanılır, gebelik testinin pozitif çıkması halinde gebelik 12 haftalık olana kadar devam edilir. Tüp bebek ile oluşan gebeliği mutlaka desteklemek gerekmektedir.
Hamilelik - Tüp Bebek - Doğum Hamilelik,Tüp Bebek,Doğum,Gebelik,Annelik

Tüp bebek uygulamalarının başarı şansı ne kadardır

Tüp bebek uygulamalarının başarı şansı ne kadardır?

Tüp bebek tedavisi çok değişik nedenlerden dolayı yapıldığı için gebelik elde edilmesini etkileyen pek çok faktör de mevcuttur. Daha önce bahsedildiği gibi özellikle:
Kadının yaşı
Uzun evlilik süresi
Erkek spermi ile ilgili bazı faktörler. Ör: azospermi, varikosel, oligosperm, immotil sperm
Hormonal faktörler
Üreme organları dışında bazı özel hastalıklar
Geçirilmiş eski hastalıklar
Daha önce gebelik olup olmadığı
Daha önce doğum veya düşük olması
... gibi pek çok faktör tedavinin başarı şansını etkilemektedir.


Tüp bebek yönteminin başarı şansından bahsederken, öncelikle tedavi gören çiftin kendi özel şartlarını göz önüne almak gerekir. Bu şekilde bakıldığında, gebelik oranları bazı gruplarda % 5-10, bazılarında %25-40, bazı gruplarda ise % 50-70 olmaktadır. Çok küçük bir hasta grubunda ise gebelik elde etmek mümkün olmamaktadır.

Diğer taraftan, her merkezin tüp bebek için bir ortalama gebelik oranı vardır. Yani, hep genç ve problemsiz, veya kısırlık sebebi kolayca aşılan hastaları programa alan bir merkez ile, gebeliğin zor elde edildiği hastaları da kabul eden bir merkezin gebelik oranları farklı olacaktır. Bir merkezi değerlendirirken ne tür hastaları kabul ettiğini de göz önüne almak gerekir.

O halde, tüp bebek merkezleri nin gebelik oranı yaklaşık % 25-60 arasında değişebilir.

Tabii, burada merkezlerin laboratuar şartlarının normal olduğunu varsayıyoruz. Tüp bebek merkezi nin laboratuar şartları da başarı sansını etkileyen önemli faktörlerdendir.

Tüp bebek uygulaması için belli bir gebelik şansının olduğunu biliyoruz, uygulamaların bir kaç kez denemesinde fayda vardır. Fakat, çiftin özel durumuna göre, 1-3 denemede gebelik elde edilemezse yeni bir denemeden önce durumun tekrar değerlendirilmesi, gerekiyorsa yeni tetkikler yapmak, ve çifti durumları ile ilgili daha ayrıntılı bilgilendirmek uygun olur.

Tüp bebekte başarı bilinen faktörler yanında bilinmeyen pek çok faktörün etkisi altındadır. Bilinmeyen konularda araştırmalar halen yoğun olarak sürmektedir. Gebelik oranları, bu nedenlerden dolayı sürprizlere de açıktır.


Gebelik oranlarındaki değişiklikler hakkında bazı örnekler fikir verebilir:Kadın yaşı 40 ve üzeri ise gebelik oranları % 10-20 civarına inebilir
Erkekte azospermi hücrelerin yapım aşamasındaki bir durumla ilgili ise gebelik oranı % 10-40 arasında değişebilir
Hem kadın yaşı ileri, hem de azospermi varsa gebelik oranı % 0-20 arasında olabilir
Daha önce 2-3 ten fazla erken düşük varsa başarı sansı azalabilir
Herşeyin normal olduğu vakalarda defalarca tüp bebek denemesine rağmen gebelik elde edilemeyebilir.
Muayene ve tetkik sonuçlarına göre başarı şansı düşük olacağı varsayılan bir denemede çok olumlu sonuçlar alınabilir
Bazen, tüpbebekte gebelik elde edilemezken, tedaviye ara veren çiftlerde daha sonra kendiliğinden gebe kalanlar olabilir.
Tüp bebek merkezleri ni veya doktorları arayan hastaların büyük bir kısmı doğrudan gebelik oranlarını sorarak bir karar verme eğiliminde olmaktadırlar. Halbuki, kendi özel durumlarının değerlendirilmesinden sonra bir karara varmaları daha doğru bir tutum olacaktır.
Hamilelik - Tüp Bebek - Doğum Hamilelik,Tüp Bebek,Doğum,Gebelik,Annelik

Sperm Analizinin Kısırlık Tedavisinde Önemi Nedir

Sperm analizinin kısırlık tedavisinde önemi nedir?

Sperm analizi, tedavinin planlanmasında çok önemli değere sahiptir. Bu nedenle, iyi bir merkezde, bu işten anlayanlar tarafından yapılması gerekir. Eksik, yetersiz veya yanlış yapılan bir tahlil, yanlış tedavi planlanmasına, zaman kaybına ve tekrar tahlil istenmesi nedeniyle mali kayıplara neden olabilir.

Tedaviyi planlayan ve uygulayan doktorun sperm analizini yeterli şekilde değerlendirmesi hayati önemi olan bir konudur. Ayrıca, spermin nasıl ve hangi şartlarda alınması gerektiği de erkeğe iyice anlatılmalıdır.

Sperm tahlili için:Erkeğin 2-7 gün arası boşalmaması gerekir. Sperm verirken su, tükrük, sabun veya başka bir kayganlaştırıcı kullanılmaması gerekir. Sperm odası gürültüden uzak, sakin ve sessiz bir ortam olmalı, gözden uzak bir yerde bulunmalıdır. İçinde lavabo, temizlik malzemeleri, rahat bir oturma imkanı olmalıdır. Bazen uygun olmayan şartlarda sperm vermek zorunda kalan erkekler bu konudan şikayetçi olmaktadır. Sperm vermede sorun yaşayanlar için gerekli imkanlar sağlanmalıdır.


Azospermi:

Erkeğin menisinde canlı veya cansız hiç sperm hücresi olmamasıdır. Bu durum 2 şekilde ortaya çıkar:
- Tıkayıcı tip: Burada erkeğin yumurtalıklarında (testis) sperm hücre yapımı olmasına rağmen hücreleri ileten kanallarda tıkanıklık olması nedeniyle (daha önce geçirilmiş iltihabi bir hastalık gibi) sperm hücreleri dışarı çıkamaz. Bu hastalarda enjektör ve iğne yardımı ile sperm kanallarından hücre alınır. (tesa, mesa, pesa)
- Hücre yapımının olmaması: Burada ise sperm hücresini yapımı ya hiç olmamakta, ya da hücre olgunlaşması tamamlanamadığı olgun sperm hücresi bulunmamaktadır. Bu tip azospermi pek çok nedenden olabilir: Ör: İnmemiş testis, genetik kaynaklı gibi. Bu hastalarda testislerden iğne yardımı ile hücre aranır (tesa). Eğer hücre bulunamazsa testislerden biyopsi ile çok küçük parçalar alınır ve hücre aranır (tese, mikrotese)

Her iki azospermi tipinin ayırıcı tanısında
-Sperm analizi
-Erkeğin muayenesi
-Erkeğin hormon tetkiklerinin
-Erkeğin genetik tetkikinin yapılması gerekir.

Tıkayıcı tipte olan azospermi de hücre bulunma şansı hemen hemen kesindir ve başarı şansı yüksektir,

Hücre yapımının olmadığı veya çok az olduğu ikinci tipte hücre bulunma şansı %30-50 dir. Eğer hücre bulunamazsa en az 6 ay ara ile biyopsi tekrar edilebilir.

Bazı durumlarda, azospermi tanısı konulanlarda nadir de olsa tekrar yapılan menide yapılan sperm analizinde çok az sayıda canlı hücre bulunabiliyor. Bu nedenle, hastaların her zaman dikkatli değerlendirilmesi gereklidir.

Bu genel bilgiler dışında, her erkeğin kendi özel durumuna göre bir değerlendirme yapılıp ileriye yönelik tüp bebek şansı ayrıca ayrıntılı olarak tartışılıp ona göre karar verilmelidir.



İmmotil sperm: (%100 Hareketsiz)

Erkeğin menisinde hareketli sperm hücrelerinin olmayışıdır. Burada hücrelerin kuyruk yapısında bir anormallik söz konusudur. Hücre sayısı değişik olabilir. Burada, iki durum söz konusudur:
-Hücrelerin hepsi ölüdür.
-Hücrelerin bir kısmı canlıdır fakat hareket yeteneğini kaybetmiştir.

Bunun için canlılık testi yapılır. Bu test sonucuna göre uygun vakalarda tüp bebek yaplır. Eğer canlı hücre yoksa erkeğin testislerinden biyopsi ile sperm hücresi aranır.



Oligospermi: (Sayı)

Sperm hücrelerinin sayı olarak azlığını ifade eder. Eğer, sperm hücre sayısı 20 milyon/ml den az ise oligospermi tanısı konur. Bu azlığın derecelerine göre tedavi düzenlenir.



Astenospermi: (Az Hareketlilik)

Sperm hücrelerinin hareket azlığını ifade eder. Burada:
Hızlı ileri hareketli (hiperaktif) (a)
Yavaş hareketli (b)
Yerinde hareketli (c)
Hareketsiz (d)
Şeklinde bir sınıflandırma vardır. Tedavinin planlanmasında özellikle Hiperaktif olanlar önemlidir.



Teratospermi: (Şekil farklılıkları)

İnsan sperm hücrelerinin kendine has “iğ” şeklinde bir baş yapısı vardır. Bazen sperm başı değişik şekillerde olur. Her normal sperm analizinde bazı hücrelerin “anormal şekilli” şeklinde yazıldığı görülür ve belli bir yüzde ile ifade edilir. Eğer, anormal şekilli sperm hücrelerinin oranı hemen hemen % 100 ise teratospermiden bahsedilir. Bu tanı bazen hastalarda kaygılara yol açmaktadır. Sanki bu hücrelerle tüp bebek yapılırsa ve gebelik oluşursa bebeğin anormal olmasından korkulmaktadır. Halbuki, bu tip hücreler doğal yollardan kadının yumurtasını dölleyemezler; ancak, tüp bebek uygulamasında kullanılabilirler.

Şunu unutmamak gerekir: Tüp bebek uygulamalarında sperm hücreleri ne durumda olursa olsun, gerek duyulduğunda genetik testlerin yapılmasından kaçınmamalıdır. Tedavilerin ayrıntıları çiftlerle beraber tartışılmalıdır.



Aglütinasyon: (Kümeleşme)

Sperm hücrelerinin baş, kuyruk gibi bölgelerinden irili ufaklı kümeler oluşturmasıdır. Bu durumda sperm hareket etse bile yerinden ayrılamadığı için yumurta dölleme kabiliyetini kaybetmiştir. Bu durmda mutlaka sperm yıkama yapılarak değerlendirilmelidir. Genellikle menide bulunan bazı bağışıklık maddeleri bu duruma yol açabilir.



Sperm yıkama:

Günümüzde sperm analizinin artık ayrılmaz bir parçası olmuştur. Yıkama yapılmadan bir sperm analizini değerlendirmek çok sağlıklı olmamaktadır. Bazı özel hücre kültürü sıvıları ile meni yıkanarak istenmeyen maddeler ayrılarak sağlıklı sperm hücrelerinin değerlendirilmesi mümkün olmaktadır.



Kruger Testi:

Bu test sperm şekline göre yapılan özel bir değerlendirmedir. Sonuçlar infertilite tedavisinin planlanmasında önem arzeder. Şöyle ki:
%14 ve üzeri normal, doğal ilişki veya aşılamaya uygun
%5-13 sınırda, yıkama sonuçlarına, ve diğer infertilite nedenlerine göre karar vermek gerekir
%4 ve daha az ise tüp bebek gerekir.

Kruger kriteri azaldıkça spermin yumurtayı dölleme yeteneği de azalmaktadır.



Diğer kriterler:

Sperm hücrelerinin değerlendirilmesi genellikle meni alındıktan 2 saat sonra değerlendirilmektedir. Özellikle bazı durumlarda 2. saatte hücre hareketi yüzdesi iyi iken, 6 ve daha ileri saatlerde bu yüzdenin hızla azaldığı ve bazen % 0 olduğuna raslanmaktadır. Bu önemli bir kriterdir

Menide toplam ileri hareketli sperm sayısı 5 milyon altında ise tüp bebek daha iyi bir tedavi yöntemdir.

Meni miktarı normalde 2-7 cc olarak kabul edilir. Bazen 2 cc altında meni elde edilir. Bu az miktar meni ile doğal yoldan gebe kalma şansı çok düşüktür.

Gereksiz kullanılan bazı ilaçlar sperm analizinde tam ters bir etki ile hücre azlığına veya yokluğuna yol açabilir. Bu gibi durumlarda ilacı kestikten en az 2 ay sonra yeni bir tetkik yapılmalıdır.

Aşırı sigara ve alkol tüketimi (özellikle 5-10 seneden fazla) sperm hareket ve sayısında azalmalara yol açabilir

Başka bir hastalık nedeniyle alınan ilaçlar (ör: mide rahatsızlıkları, depresyon) sperm üzerinde olumsuz etki yapabilirler.
Hamilelik - Tüp Bebek - Doğum Hamilelik,Tüp Bebek,Doğum,Gebelik,Annelik