Sayfalar

İzleyiciler

6 Aralık 2025 Cumartesi

Zorbalık bir güç gösterisi değil, bir çaresizlik çığlığıdır


Zorbalık, günümüz çocuklarının ve ergenlerin en sessiz çığlığıdır.

Yetişkinler çoğu zaman bunu “çocukluk işte”, “biraz şakalaşıyorlar”, “arkadaşlık böyle olur” diye geçiştirir. Oysa o “şaka” denen şeyin altında çoğu zaman sistematik bir güç istismarı, tekrar eden bir utanç ve çocuğun içinde kapanmayan bir yara vardır.

Zorbalık, bilimsel olarak üç temel özellikle tanımlanır:
  1. İstenmeyen ve zarar verici davranış (sözlü, fiziksel, ilişkisel ya da dijital)
  2. Açık bir güç dengesizliği (yaş, boy, sosyal statü, grup sayısı, popülerlik…)
  3. Tekrar ya da tekrar etme tehdidi
Bu üçü bir aradaysa, artık oyun olmaktan çıkar, zorbalık başlar.Rakamlar korkutucu derecede net:
  • Türkiye’de her 4 öğrenciden 1’i ayda birkaç kez zorbalığa uğruyor (PISA 2022).
  • Dünya genelinde her 3 ergenden 1’i son bir yılda akran zorbalığı yaşıyor (UNICEF).
  • Siber zorbalık ise artık okul duvarlarını aştı; gece yarısı gelen bir mesajla bile çocuğun yatağında yalnız başına ağlamasına sebep olabiliyor.
Zorbalık sadece “kötü çocuk” meselesi değil; bir ilişki hastalığıdır.
Winnicott’un dediği gibi çocuk, saldırgan dürtülerini güvenli bir oyun alanında dönüştürmezse, o dürtüler zarar verici davranışa dönüşür. Bion’un “containment” dediği şey eksilirse, yani çocuk öfkesini, utancını, korkusunu içine atacak bir yetişkin bulamazsa, bu duygular dışarı taşar ve ya kurban olur ya da zorba.
Okul öncesi dönemde niyet kavramı henüz yoktur; bu yüzden zorbalık daha sinsi görünür:
  • Aynı çocuğun sürekli oyuna alınmaması
  • “Şaka yapıyorum” denilerek itilip kakılması
  • Eşyalarının zorla alınması
  • Korkutularak susturulması
    Bunlar okul öncesi zorbalığın en tipik işaretleridir.
İlkokul ve ortaokulda ise iş daha bilinçli hale gelir:
  • Lakap takma, dedikodu yayma
  • WhatsApp ya da Discord gruplarından atma
  • Fotoğrafların izinsiz paylaşılması
  • “Seninle konuşmuyorum” haftaları
  • Sessiz çoğunluğun “seyirci” kalması
Ebeveyn ne zaman devreye girmeli?Yeşil Alan → Evde duygusal ilk yardım
  • Çocuğun duygusunu küçümsemeden dinlemek
  • “Kızmış ve yalnız hissediyorsun, değil mi?” diye adlandırmak
  • Evde basit rol oyunlarıyla “Dur, bunu istemiyorum” demeyi öğretmek
  • Telefonun gece odada kalmaması, ekran görüntüsü paylaşmama kuralı gibi net dijital sınırlar koymak
Sarı Alan → Okulla ortak hareket
  • Olayları tarih-saat-tanık üçlüsüyle not almak
  • Öğretmene “davranış” odaklı geri bildirim vermek:
    “Son 10 gün içinde 4 kez sırasının değiştirilmesini istedi, çünkü yanındaki arkadaş ona sürekli ‘aptal’ diyor.”
  • Sınıfta “güç simetrisini” destekleyen küçük grup etkinlikleri talep etmek
Kırmızı Alan → Acil güvenlik önlemi
Fiziksel şiddet, cinsel taciz içeren söz/temas, ırkçı veya kimlik temelli saldırı, toplu siber linç…
Bu durumlarda vakit kaybetmeden:
  • Okul yönetimine yazılı başvuru
  • Gerekirse savcılık/Çocuk Şube/Alo 183
  • Mor Çatı veya yerel çocuk koruma birimleri
    Çocuğun can güvenliği her şeyden önce gelir.
Erken uyarı sinyalleri
  • Sabahları karın ağrısı, baş ağrısı, kusma isteği
  • Okula gitmek istememe, “hasta numarası” yapma
  • Çantada yırtılmış defter, kaybolan eşya
  • Teneffüste yalnız kalma, serviste en arkaya oturma
  • Telefonu elinden bırakmama ya da birdenbire tüm sosyal medyadan çekilme
Bu işaretler varsa çocuğa asla “Abartma, dayanıklı ol” demeyin.
İlk cümle şu olmalı:
“Anlatmak istersen buradayım. Sana inanıyorum.”
En büyük yanlış:
“Zorba çocuk” ya da “kurban çocuk” diye etiketlemek.
Çocuklar roller arasında gidip gelebilir.
Bugün zorba olan, yarın kurban olabilir.
Önemli olan etiket değil, ilişkileri onarmaktır.
Unutmayın:
Çocuk, bir yetişkinin gerçekten “görülmüş” ve “kapsanmış” hissettiği anda hem kendini korumayı öğrenir hem de başkasına zarar vermemeyi.
Seyirci kalan çocuklar da aslında en büyük değişim potansiyeline sahiptir; onlara “Bu davranışa sessiz kalmak da katılmaktır” mesajı verildiğinde çoğu taraf değiştirir.





Zorbalık bir güç gösterisi değil, bir çaresizlik çığlığıdır.
Çocuk bunu ancak sevgiyle, sınırla ve adaletle susturabiliriz.
Ve en güçlü silahımız, çocuğun yanında durup
“Sen değerlisin, bu sana yapılamaz” diyebilmektir.
Çünkü bir çocuk gerçekten duyulduğunda,
o sessiz çığlık yerini
güçlü bir sese dönüşür.


******************************* Bebek Bakımı - Bebek Beslenmesi - Bebek Sağlığı Hamilelik - Tüp Bebek - Doğum -- Çocuk Eğitimi çocuk gelisimi, Çocuk Psikolojisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

*********************

Bebek Bakımı - Bebek Beslenmesi - Bebek Sağlığı Hamilelik - Tüp Bebek - Doğum -- Çocuk Eğitimi çocuk gelisimi, Çocuk Psikolojisi